Ana içeriğe atla

HADİS TARİHİ

 HADİS TARİHİ

1. HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE HADİS

1.              Temel görevi insanlara dini öğretmek olan Peygamberimiz bu görevini Kur'an ı Kerim’i okuyarak ve açıklayarak yerine getirmiştir. Ayet bulunmayan konularda kendisi tarafından konulan kurallar ve yapılan izahlar ileçözüm üretmiştir.

2.              Hz. Peygamber, ashabına bu anlamdaki söz, davranış ve uygulamalarını bizzat öğrenmeleri ve başkalarına öğretmelerini tavsiye etmiştir. Bu konu ile alakalı Hz. Muhammed’in kendisini Medine’ye görmeye gelen ve 23 gün kalan el Leysi’yi örnek olarak verebiliriz. Hz. Muhammed el-Leysi ve arkadaşlarını kabilelerine uğurlarken şöyle buyurmuştur;

“Şimdi ailelerine dönüp öğrendikleriniz onlara öğretin”

Ayrıca Hz. Muhammed bu mevzu ile alakalı Veda Haccı sırasında şöyle buyurmuştur;

“Burada bulunanlar, sözlerimi bulunmayanlara iletsin”

            Yine Hz. Muhammed bu mevzu ile alakalı şöyle buyurmuştur;

“Sözümü işiten ve işittiği şekilde bir başkasına ulaştıran kişinin Allah yüzünü ak etsin”

3.              Sahabe de Peygamber Efendimizden öğrendikleri bilgiyi başkalarına da taşımanın gayreti içindeolmuştur.

4.              Ancak hadisleri öğrenme ve başkalarına öğretme konusunda bütün sahabeler aynı imkâna sahip değildi.

Ø    Sahabenin bir kısmı Resul-i Ekrem’in yanından ayrılmadığı için çok hadis duyma imkânı bulmuştur. Çok hadis rivayet eden Ebu Hureyre bu mevzu ile alakalı şöyle demiştir;

“Muhacir kardeşlerimiz pazarda ticaret ile, Ensar ise bahçelerinde iş güçle uğraşırken, Ebu Hureyre karın tokluğuna Hz. Muhammed’e hizmet ediyor, onların bilmediklerine şahit oluyordu.”

Ø    Diğer bir kısım sahabe ise işiyle gücüyle meşgul olmuş ve Efendimizle ancak zaman zaman görüşebilmiştir.   Ancak bu sahabeler eksiklerini diğer vaktini Hz. Muhammed ile geçiren Sahabelerden öğrenerek telafi etmiştir. Örnek:Hz. Ömer, Ensar’dan olan komşusu İtbân b. Mâlik ile ilgili şunu anlatır:

“Ensâr’dan bir komşum ile beraber Benî Ümeyye b. Zeyd yurdunda oturuyordum. Bu yer Medine’nin Avâlî bölgesinde idi. Resulullah'ın yanına nöbetleşe gelirdik. Bir gün o gelir, bir gün de ben gelirdim. Ben geldiğim zaman o gün vahiy ve başka ne duyarsam haberini komşuma iletirdim. O da geldiği zaman böyle yapardı.”

5.              Sahabeler Peygamber Efendimizden öğrendiği hadisleri kendi aralarında müzakere eder, onları iyiden iyiye öğrenmeye çalışırlardı. Genç Sahabelerden Enes b. Mâlik bu durumu şöyle açıklamıştır:

“Biz Peygamber Efendimizin yanında bulunur ve ondan hadis öğrenirdik. Onun yanından ayrıldığımızda da o hadisleri iyice belleyinceye kadar kendi aramızda müzakere ederdik.”

6.              İslam’ın ilk dönemlerinde Hz. Muhammed’in emri ile okuma yazma bilen sahabeler tarafından gelen vahiy yazılmış ama hadisler sadece ezberlenmiş ve yazıya geçirilmemiştir. Çünkü;

Ø    Peygamberimizin Kur’ân ile karışacak korkusuna yazılmasına müsaade etmemiştir. Çünkü sahabeler Kur’an ile sünneti ayıracak mefhuma varamamışlar, İslamiyet konusunda bu gelişimi henüz sağlayamamışlardı.

Ø    Ashabın büyük bir kısmının okuma yazma bilmemesi nedeniyle söz konusu dönemde yazının yaygın olarak kullanılmaması

NOT: Bu dönemde hadisin yazılması yasak olduğu halde okuma yazma bilen bazı sahabelerin Hz. Muhammed’den izin alarak kendi nüshalarına bazı hadis yazdıkları görülmektedir. Fakat bunlar münferit hadiselerdir.

7.              Hz. Peygamber, okuryazar sahabeler çoğaldıktan yazı da yaygınlaştıktan sonra ve sahabeler İslam’da gelişip Kur’an ile Sünnet arasındaki farkı bilince hadislerin yazılmasını serbest bırakmıştır. Hatta kimi zaman kendisi bile yazılmasını emretmiştir. Örneğin Yemenli sahabe Ebu Şah, Hz. Muhammed’den dinlediği bir hutbeyi peygamberden yazmasını ve kendisine verilmesini talep etmiştir. Bunun üzerine Hz. Muhammed hutbenin yazılmasını sahabelerine emretmiş ve nüshayı Ebu Şah’a vermiştir.

 Genç Sahabelerden Abdullah b. Amr b. Âs da (H.65/684) hadis yazmak için Efendimizden izin istemiştir. İzin verilmesi üzerine duyduğu hadisleri yazarak es-Sahîfetü’s-Sâdıka isimli nüshada bir araya getirmiştir.

8.              Peygamber Efendimizin devlet başkanı olarak yazdırdığı birçok belge ile bunların içeriği hadis olarak nakledilmiş ve hadis kitaplarına girmiştir: 

Ø    Medine devlet anayasası

Ø    Nüfus sayımı sonuçları

Ø    Diplomatik yazışmalar

Ø    İslam’a davet mektupları

Ø    Komutanlarla yapılan yazışmalar

Ø    Beratlar (emannâme)

9.              Hadis ilmi bu dönemde ismen mevcut değildi ama fiilen vardı.

2. SAHABE DÖNEMİNDE HADİS

1.              Peygamber Efendimizin H.11(M.632) yılında vefatıyla başlayan ve H.110(M.728) yılında son sahabenin vefat etmesiyle biten zaman dilimine Sahabe Dönemi denir.

2.              Sahabe döneminde hadis ve sünnetin araştırılmasına ve tespit edilip not edilmesine önemli katkı sağlayan meseleler;

Ø    Peygamberimizi görme şerefine erişemeyen yeni Müslümanlar onunla ilgili bilgileri öğrenmek için ashaba müracaat etmişlerdir.

Ø    Resul-i Ekrem’in vefatından sonra Kur'an-ı Kerim’de yer almayan meselelerin çözümü için hadise ve sünnete başvurma ihtiyacı doğmuştur.

3.              Sahabeler, Peygamberimizden nakledilen hadisler konusunda son derece titiz davranmışlardır;

Ø    Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali bir kısım hadisleri kabul etmek için şahit istemiş veya yemin verdirmişlerdir. Ancak örneği az olan bu uygulamalar prensip olarak yaygın biçimde kullanılmamıştır.

4.              Peygamber Efendimizden sonraki dönemde hadis yazmaya ve yazdıklarını toplamaya ilk teşebbüs eden halifeler; 

Ø    Hz. Ebu Bekir 500 civarında hadisi bir nüshada toplamıştır.

Ø    Hz. Ömer önde gelen sahabelerle istişare etmiş, onların uygun görmesi üzerine yazmaya karar vermiştir. 

5.              Ancak her iki halife de sonradan bu işten vazgeçmiştir. Çünkü;

Ø    Hadisleri Peygamberimizin ağzından çıktığı şekilde nakledememe korkusu

Ø    Yeni Müslüman olanların Kur’an okumayı öğrenmeden hadisle meşgul olmaya yönelecekleri endişesi

6.              Hadis yazan Sahabelerden bazıları; 

Ø    Sa’d b. Ubâde

Ø    Ali b. Ebi Tâlib

Ø    Semüre b. Cündeb

Ø    Abdullah b. Amr b. Âs

Ø    Câbir b. Abdullah

Ø    Abdullah b. Ömer

Ø    Abdullah b. Abbâs

7.              Sahabeler derledikleri hadisleri es-Sahîfe ismi verilen küçük çaplı not defterlerine kaydetmiştir. Bu notlardaki hadisler sözlü veya yazılı olarak talebelere, bunlar yoluyla da sonraki dönemin büyük kitaplarına intikal etmiştir.

8.              es-Sahîfetü’s-Sahiha adlı eser;

Ø    Ebu Hüreyre’nin öğrendiği hadisleri yazdığı eseridir.

Ø    Talebelerinden Hemmâm b. Münebbih tarafından nakledilmiştir.

Ø    İçinde 138 hadis bulunur.

Ø    Orijinal olarak günümüze ulaşmıştır.

Ø    Hemmâm b. Münebbih’in Sahîfesi adıyla Türkçe’ye birkaç tercümesi yapılmıştır.

9.              Hadis yazanlar bulunmakla birlikte, hadisler yazılı olmaktan çok şifahi/sözlü olarak öğrenilip nakledilmiştir.

10.           Hadisler sonraki nesillere bir metin bırakmak maksadıyla yazılmamıştır. Ezberlenen hadisleri kolayca müzakere etmek ve unutmamak için hadisler yazıya geçirilmiştir.

11.           Yazılan hadisler ve bunlardan oluşturulan metinler, herhangi bir sisteme göre tasnife edilmemiş, konu gözetilmeden alt alta yazılmıştır.

3. TABİİN DÖNEMİNDE HADİS

1.              Tâbiîn, Tâbiî sözcüğünün çoğuludur. Tabiî, sahabeden herhangi biriyle mümin olarak görüşüp ondan ilim alan ve iman üzere ölen kimseye denir.

2.              Tâbiîn dönemi, H.180 (M.796) senesine kadar devam eder.

3.              Tabiin döneminde hadisleri ezberleme ve nakletmenin yanında onları yazıya geçirerek kayıt altına alma faaliyetleri artmış ve hızlı bir şekilde yayılmıştır. 

4.              Tabiin döneminde art niyetli bazı kimseler çeşitli sebeplerle hadis uydurmaya başlamıştır. Bundan dolayı hadis rivayeti ile yakından ilgilenen sahabe ve tabiiler, kendilerine ulaşan hadislerin Peygamber Efendimizden gelip gelmediğini araştırmaya ve senet sormaya başlamışlardır.

5.              Tâbiîn Dönemi'nin hadis ilmi açısından en önemli faaliyetlerinden biri rıhledir (Hadis öğrenmek ve raviler hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla çıkılan seyahatlere denir). Rıhle sayesinde;

Ø    İslam dünyasının farklı bölgelerine dağılmış olan ashabın bulundukları yerlerde naklettikleri hadisler öğrenilmiştir. Böylece bu hadisler kayda geçirilmiş ve kaybolması önlenmiştir.

Ø    Hadislerin tedvin ve tasnif faaliyetleri hız kazanmıştır.

4. HADİSLERİN TEDVİN ve TASNİFİ

1.              Hadis metinlerinin belli bir sınıflandırmaya tabi tutulmadan yazılıp derlenmesine tedvin denir. Hadisleri ve hadisle ilgili bilgileri belli bir esasa göre düzenlemeye ise tasnif denir.

4.1. Hadis Kaynaklarının Tedvin ve Tasnifi

1.              Emevî Devletinin Mısır Valisi Abdülaziz b. Mervân sahabe döneminin ikinci yarısında M.680 yılında Sahabelerden nakledilen hadisleri bir araya getirmek için harekete geçmiştir ve tedvin faaliyetini ilk başlatan kişi olmuştur. Fakat bu işi sonuçlandıramadan vefat etmiştir. Abdülaziz b. Mervân’ın yarıda bıraktığı tedvin çalışması, Emevî Devletini M.717 ile 719 arası yıllarda yöneten oğlu Ömer b. Abdülaziz tarafından devletin resmî bir faaliyeti olarak gerçekleştirilmiştir.

2.              Ömer bin Abdülaziz hilafet makamına geçtikten sonra sahabelerin ve hadisleri Sahabelerden öğrenen tabiinlerin ise de yavaş yavaş yine vefat ettiğini görünce hadislerin kaybolacak korkusunu yaşamıştır ve bundan ötürü hadislerin tedvini işlemine girişmiştir. Bu amaç doğrultusunda bazı alimleri Şam’a davet ederek bazı alimler ile de doğrudan veya valiler aracılığıyla yazışarak iletişim kurmuştur. Ömer bin Abdülaziz’in tedvini emrettiği ve Medine Valisi Ebu Bekr bin Muhammed bin Hazm başta olmak üzere diğer valilere de gönderdiği mektup şu şekildedir;

“Resulullah’ın hadislerini, sünnetlerini araştır ve yaz! Zira ben, bunları bilen âlimlerin ölüp gitmesiyle ilmin kaybolmasından korkuyorum.”

3.              Bu emir doğrultusunda valiler ve alimler harekete geçmiş ve çalışmalar yürütmüştür. Fakat İbn Şihab ez- Zühri bu işe o kadar çok sahip çıkmıştır ki bu sebeple onun çalışmaları diğer kişilerin çalışmalarını gölgede bırakmıştır. Hatta hadislerin tedvini işleminde İbn Şihab’ın bir nev’i yönetici olarak çalıştığını bile benzetmeyle söyleyebiliriz. İbn Şihab, tedvin edilen hadisleri defterler halinde halifeye sunmuş halife de bu defterleri çeşitli merkezlere göndererek bu merkezlerdeki insanları istifadesine sunmuştur. 

4.              Tedvin öncesi dönemde sahabe ve tâbiîn bilhassa Hz. Muhammed’in kavli hadislerini ezberleyip yazıyordu. Fakat Zühri’nin yönlendirmesiyle tedvin esnasında fiilî sünnetler de kaydedilmiştir. Bunlara ayrıca sahabe sözleri ve fetvâları ilâve edilmiştir. Bundan ötürü de yazılı malzeme çoğalmıştır.

5.              M8. asrın ilk yarısında tedvinin yaygınlaşmasıyla hemen hemen hadislerin tamamı kayıt altına alınmıştır. Ayrıca hadis kaydeden âlimlerin çoğu; derlediği hadisleri kendisine ait bir cüzde toplamıştır.

6.              Tedvin döneminde hadisler belli bir sınıflandırmaya tâbi tutulmadan karışık bir şekilde bir araya getirilmişti. Bu nedenle kitaplardaki hadisleri bulmak ve onlardan yararlanmak çok zordu. Bu zorluğu ortadan kaldırmak için 767 yılında hadisler belli bir esasa göre düzenlenmiş, tasnife tabi tutulmuştur.

7.              Tasnif döneminde yazılan eserlere genel olarak musannef adı verilir. Eserlerin bir kısmı hadislerin konularına göre sıralamıştır. Diğer bir kısmı hadislerin ilk ravileri olan sahabeleri esas almıştır.

8.              Tasnif döneminden günümüze ulaşan en eski derleme Ma’mer b. Râşid’in el-Câmi’ isimli eseridir.

9.              Konularına göre yazılan hadis kitaplarından;

Ø    Câmi’: Dinin bütün yönleri ile ilgili konuların tamamını kapsayan hadis kitaplarıdır.

Ø    Sünen: Fıkıh ilminin konuları esas alınarak bölümlere ayrılan hadis kitaplarıdır. Sünen kitaplarında daha çok ibadetler, muamelat ve işlenen suçlar ile ilgili cezalar ile ilgili hadisler söz konusudur. Bazen de içerisinde ahlak ile ilgili hadisler de söz konusudur. Sünen kitapları daha çok içerisinde merfu adı verilen rivayetleri kapsar.

Ø    Musannef: Sünenlerin muhtevasına sahabe ve tabiunun söz ve fillerinin ilavesiyle meydana getirilmiş eserlerdir.

Ø    Muvatta’

Ø    Âsâr

10.           Konularına göre tasnif edilen eserlerde hadisler;

Ø    Kitâb adı verilen bölümlerde zikredilir. Örnek: Kitabu’l İman – Kitabu’l İlm

Ø    Bu bölümler kendi içinde “bab” adı verilen konu başlıklarına ayrılmıştır. 

Ø    Her başlık altında ise ilgili hadisler kaydedilmiştir.

11.           Sahabe ravilerine göre sınıflandırılarak yazılan hadis kitaplarına Müsned ve Mu’cem gibi adlar verilmiştir.

Ø    Müsned ve Mu’cemler de hadisler Ehâdîsü Ebî Bekr (Hz. Ebu Bekir’in hadisleri), Ehâdîsü Ömer (Hz. Ömer’in hadisleri) şeklinde açılan başlıklar altında sıralanmıştır.

Ø    Sahabe ravilerin sıralaması müsnedler de karışık, mu’cemler de alfabetiktir.

4.2. Kütüb-i Sitte ve Musannifleri

1.              Hicri 2. Asrın ortalarına doğru başlayan hadis tasnif faaliyeti ve Hicri 3. asırda hemen hemen bütün hadislerin bir araya getirilmesiyle hadisle meşgul olanların çoğalmasıyla ve büyük muhaddislerin yetişmesiyle tedvin işlemi zirveye ulaşmıştırBu şekilde hicri 3. asırda sahih rivayetleri içeren hadis eserleri meydana getirilmiştir.

2.              Bu eserlerin en itibar edilenleri Kütüb-i Sitte (altı temel hadis kitabı) adıyla meşhur olan eserlerdir;

 

Ø    Buhari (256/870) -- el Câmiu’s Sahih

Buhari;

·               Tam adı, Ebu Abdillah Muhammed b. İsmâîl el-Buhârî’dir.

·               Genç yaştan itibaren ilmî seyahatlere başlamıştır ve böylece önemli ilim merkezlerini dolaşarak devrin en meşhur muhaddislerinden hadis okumuştur. 1000’in üzerinde hocası 10000’in üzerinde ise öğrencileri olduğu rivayetlerde bildirilmektedir. Müslim ve Tırmızi gibi muhaddisleri öğrencileri arasında yer almaktadır.

·               Buhari, sadece sahih hadisleri bir araya getirmeye çalışan ilk kişidir. Bu nedenle hadis ilminde eşsiz bir otoritedir.

·               H.256 yılında Semerkand’a bağlı Hartenk’te vefat etmiş ve buraya defnedilmiştir.

el Câmiu’s Sahih;

·               On altı yılda tamamladığı eser, devrinin hadis otoriteleri tarafından takdir toplamıştır. İslam dünyasında ilim ehli tarafından Kur'an-ı Kerim’den sonra en sahih kitap kabul edilmiştir.

Ø    Müslim (261/875) -- el Câmiu’s Sahih

Müslim;

·               Tam adı, Ebü’l-Hüseyn Müslim b. Haccâcel-Kuşeyrî’dir.

·               On iki yaşından itibaren hadis öğrenmeye başlamıştır.

·               Belh, Mekke, Medine, Kûfe, Basra, Bağdad ve Mısır gibi önemli ilim merkezlerini dolaşarak meşhur hocalardan istifade etmiştir. Bunların arasında Buhârî ve Ahmed b. Hanbel yer alır. 

·               H.261 yılında Nişabur’da vefat etmiş ve burada defnedilmiştir.

el Câmiu’s Sahih;

·               Hocası Buhârî gibi sadece sahih hadis toplamak için gayret etmiştir. On beş yılda tamamladığı eser, devrin bazı ünlü muhaddislerinin onayını ve takdirini almıştır.

NOT:

*             Buhari ve Müslim’e Şeyhân veya Şeyhayn (iki büyük hadis âlimi) ismi verilmiştir. Eserleri ise Sahihân veya Sahihayn (sadece sahih hadis ihtiva eden iki eser) ismiyle meşhur olmuştur.

*             Hem Sahih-i Buhârî hem de Sahih- i Müslim’de yer alan hadisler Kur'an-ı Kerim’den sonra en sahih metinler olarak kabul görmüştür. Bu metinler özel olarak “Müttefekun aleyh” (Buhârî ve Müslim’in üzerinde ittifak ettiği hadis) şeklinde isimlendirilmiştir

Ø    Tırmızi (279/892) -- es Sünen

Tırmızi;

·               Tam adı, Ebu Îsâ Muhammed b. Îsa et-Tirmizî’dir.

·               Memleketinde aldığı ilk eğitiminden sonra Horasan, Irak ve Hicaz gibi ilim merkezlerini dolaşmıştır ve devrinin meşhur âlimlerinden hadis okumuştur. Hocaları arasında Kütüb-i Sitte müelliflerinden Buhârî ve Müslim gibi muhaddisler bulunmaktadır.

·               H.279 yılında Tirmiz’e bağlı olan Buğ köyünde vefat etmiştir.

es Sünen;

·               Eser, bazı kimseler tarafından el-Câmi’, bazılarınca da es-Sünen olarak isimlendirilmiştir. Devrinin önemli bir kısım âlimleri tarafından takdir görmüştür.

Ø    Ebu Davud (275/889) -- es Sünen

Ebu Davud;

·               Tam adı, Ebu Dâvûd Süleyman b. Eş’as es-Sicistânî’dir.

·               Genç yaşından itibaren ilmî seyahatlere başlamıştır ve Ali b. Medînî ve Ahmed b. Hanbel gibi ünlü muhaddislerden hadis dinlemiştir. Ders aldığı hoca sayısının 300 kadar olduğu söylenmektedir.

·               Tanınmış talebeleri arasında Tirmizî ve benzeri muhaddisler vardır.

·               H.275 yılında Basra’da vefat etmiştir.

es Sünen;

·               Bu eseri uzun süren ilmî seyahatleri esnasında topladığı hadislerden seçmek suretiyle meydana getirmiştir. Yirmi yılda tamamlanan eser hocası Ahmed b. Hanbel tarafından takdir edilmiştir.

Ø    Nesâi (303/915) -- es Sünen

Nesâi;

·               Tam adı, Ebu Abdirrahman Ahmed b. Şuayben-Nesâî’dir.

·               On beş yaşında iken ilim tahsiline başlamıştır. Hicaz, Irak, Cezira ve Şam gibi önemli ilim merkezlerini dolaşarak birçok ünlü muhaddisten hadis dinlemiştir. En sonunda ise bu seyahatlerine bir süre Mısır’a yerleşerek son vermiştir.

·               H.303 yılında Filistin’e gelerek Ramle’de vefat etmiş ve Kudüs’e defnedilmiştir.

es Sünen;

·               Nesâî bu eserinde, hadis seçiminde oldukça titiz davranmıştır. Hadislerin kabulünde ağır şartlar ileri sürmüştür.

Ø    İbn Mâce (273/887) -- es Sünen

·               Tam adı, Ebu Abdillâh Muhammed b. Yezîdel-Kazvinî’dir.

·               15-20 yaşlarında iken memleketinde ilimle meşgul olarak burada Kazvinli alimlerden hadis dinlemiştir. Daha sonra Kufe, Basra, Bağdat, Dımaşk, Mekke ve Medine gibi önemli ilim merkezlerini dolaşarak buralarda karşılaştığı âlimlerden istifade etmiştir.

·               H.273 yılında Kazvin’de vefat etmiştir.

 

es Sünen;

·               Bu eser, sonraki dönem âlimleri tarafından Kütüb-i Sitte’nin altıncı kitabı kabul edilmiştir. Düzgün tertibi, az tekrarı ve kısa hadisleriyle dikkat çekmiştir.

NOT:

*             Kütüb-i Sitte’nin dört süneni ilim ehli tarafından Sünen-i erbaa veya Kütüb-i erbaa (dört sünen kitabı) olarak bilinmektedir.

*             Kütüb-i Sitte ismiyle meşhur olan altı hadis kitabı daha sonraki âlimler tarafından en güvenilir kitaplarkabul edilmiştir ve bu eserler, dini konularda temel kaynak olarak kullanılmıştır.

*             Üç hadis kaynağının Kütüb-i Sitte’ye ilâve edilmesiyle Kütüb-i Tis’a (dokuz temel hadis kitabı) şeklinde bir kavram ortaya çıkmış ve yaygınlaşmıştır;

Ø    İmam Mâlik (179/795) -- el-Muvatta

İmam Mâlik;

·               Tam adı, Ebu Abdillâh Mâlik b. Enes el-Esbahî’dir.

·               Mâlikî mezhebinin imamıdır ve Medine’de yetişmiştir. 

·               En meşhur hocası İbn Şihâb ez-Zührî’dir. İstifade ettiği hocaların sayısı takriben 900 kadardır.

·               Yirmi yaşından itibaren Mescid-i Nebî’de hadis ile fıkıh okutmuştur ve ders halkasına katılanlar arasında İmam Ebu Hanîfe ve talebeleri gibi meşhur fakihler bulunmaktadır. 1000 kadar kimsenin İmam Malik’ten ders aldığı rivayet edilmektedir.

·               H.179 yılında Medine’de vefat etmiştir.

el Muvatta

·               Hadis otoritelerince bu ilmin zirve şahsiyetlerinden biri kabul edilen ve çok hadis ezberlemiş olan İmam Mâlik titizliği sebebiyle az rivayette bulunmuştur. Seçtiği hadisleri bu eserinde toplamıştır. Bazı alimlere göre Muvatta, Kütüb-i Sitte’nin altıncı kitabı olarak değerlendirilmelidir.

Ø    Dârimî (255/869) -- es-Sünen

Dârimi;

·               Tam adı, Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Dârimî’dir.

·               Memleketinde aldığı ilk eğitiminden sonra Hicaz, Şam, Mısır, Irak, Horasan gibi bölgelere ilmî seyahatlere çıkmıştır ve buralarda karşılaştığı birçok meşhur âlimden hadis dinlemiştir. 

·     Talebeleri arasında Buhârî, Müslim, Tirmizî, Ebu Dâvûd ve Nesâî gibi otoriteler bulunmaktadır.

·               Zühd esasına dayalı mütevâzi bir hayat yaşamıştır ve H.255 yılında Merv’de vefat etmiştir.

es Sünen;

·               Tertibi mükemmel bir eserdir. Bu nedenle bazı âlimler tarafından Kütüb-i Sitte’nin altıncı kitabı olmaya uygun görülmüştür. Ancak rivayetlerinden bir kısmının zayıf olduğu öne sürülerek bu görüş kabul edilmemiştir.

Ø    Ahmed b. Hanbel (241/855) -- el-Müsned

·               Tam adı, Ebu Abdillâh Ahmed b. Hanbel eş-Şeybânî’dir.

·               Hanbelî mezhebinin imamıdır

·               Bağdat’ta doğmuş ve burada büyüyüp yetişmiştir.

·               İlk eğitiminden sonra hadisle meşgul olmaya başlamış, devrin en meşhur muhaddislerinin ders halkalarına katılmıştır. 280 kadar hocadan ders aldığı rivayet edilmektedir. Talebeleri arasında Buhârî, Müslim, Tirmizî, Ebu Dâvûd ve Nesâî bulunmaktadır.

·               H. 241 yılında Bağdat’ta vefat etmiştir.

el-Müsned

·               1000 civarında sahabeden nakledilen 27.500’den fazla hadis ihtiva etmektedir. Sadece sahih hadis derlemek maksadıyla yazılmadığı için içinde hasen ve zayıf rivayetler de yer almıştır.

·               Eserde, İslam’a giriş tarihleri esas alınarak önce Aşere-i mübeşşere’nin, sonra Ehl-i beyt, Hâşimoğulları, Mekkeli, Medineli, Kûfeli, Basralı ve Suriyeli sahabilerin, sonunda da hanım sahabilerin naklettikleri hadisler, bu kimselerin isimlerinin altında yer almıştır. el-Müsned bu türün günümüze ulaşan en meşhur eseri olarak bilinmektedir.

5. TEDVİN VE TASNİF SONRASI HADİS ÇALIŞMLARI

1.              Hicri İlk üç asırda büyük ölçüde derlenen hadisler ve yazılan eserler, H4.(M10) asırdan itibaren okunup rivayet edilmiştir. Ayrıca bu eserler senet, ravi, rivayet, metin ve içerik açışından incelenmeye başlanmıştır. Bu incelemeler neticesinde yeni birtakım çalışmalar ortaya çıkmıştır;

Ø    Şerh Çalışmaları;

·               Şerh, bir hadisin veya bir hadis kitabında yer alan rivayetlerin kelime ve kavramlarını açıklamak, hadisten çıkan hükümlere yer vermek gibi anlamlarda kullanılır.

·               Kütüb-i Sitte’nin hepsi Türkçe’ye tercüme edilmiş, bir kısmı ayrıca Türkçe olarak şerh edilmiştir.Geçmişten günümüze Buhârî ve Müslim’in Sahih’leri üzerine çeşitli şerhler yapılmıştır.

·               Kur'an-ı Kerim’in ayetlerini doğru bir şekilde anlamak için tefsirlere müracaat etmek ne kadar önemli ise hadisleri doğru anlamlandırmak içinde şerhlere bakmak o derecede önemlidir.

Ø    Kırk Hadis Derlemeleri;

·               Kütüb-i Sitte ve diğer hadis kitaplarından bir konuya veya çeşitli konulara dair kırk hadisi bir araya getirmek suretiyle oluşturulan eserlerdir. Bu eserler bir hayli popüler eserlerdir. Sebebi ise Hz. Peygamberin kırk hadis ezberleyene kıyamet günü şefaat edeceği müjdesidir.         

·               Birçok hadis âlimi kırk hadis derlemesi yapmıştır ve bu gelenek günümüzde hâlâ devam etmektedir; 

v    Nevevî -- el-Erbaûnen-Neveviyye

2.              Tasnif dönemi ve sonrasında siyasi, sosyal, hukukî ve ahlaki bütün konuları içeren hadis kitapları yazılmıştır. Bazı âlimler bu kitaplardan özellikle ahlak ve âdâb konularını içeren, günlük hayatlarında Müslümanlara rehber vazifesi gören hadisleri seçerek çeşitli kitaplar yazmışlardır:

v    Buhârî -- el-Edebü’l-Müfred

ü    Bu alanda ilk yazılan eserlerden biridir.

ü    Peygamber Efendimizin ve ashabının âdâb ile ilgili söz ve fiillerini toplayan bu kitap, alanının en önemli kaynaklarından biridir.

ü    Türkçe’ye de tercüme edilmiştir.

v    Münzirî -- et-Terğîb ve’t-Terhîb

ü    Eser, Kütüb-i Sitte ve diğer bazı kaynaklardan dinin yapılmasını ve yapılmamasını istediği hususlarla ilgili hadisleri ihtiva etmektedir.

ü    Türkçe’ye de tercüme edilmiştir.

v    Nevevî -- Riyâzü’s-Sâlihîn

ü    Kütüb-i Sitte’den derlenerek kaleme alınan eserlerin en meşhurudur.

ü    Eser, İslam âdâb ve ahlakını tespit etmek, günlük hayatında iyi bir Müslüman olarak yaşamak, dünya ve ahiret saadetini elde etmek isteyenlere rehber olması maksadıyla yazılmıştır. Bu anlamda İslam dünyasında Müslümanların el kitabı olmuştur.

ü    Bir kısmı sadece tercüme, bir kısmı ise şerhli olan çeşitli Türkçe neşirleri bulunmaktadır.

Yorumlar

EN ÇOK OKUNANLAR

KUR'ÂN-I KERİM'İ DOĞRU VE GÜZEL OKUMA: TECVİD (1. VE 2. HAFTA)

KUR'ÂN-I KERİM'İ DOĞRU VE GÜZEL OKUMA: TECVİD  HARFLERİN MAHREÇLERİNİN TELAFFUZU 1- Kur’ân-ı Kerim’in  kendine has usulü ve fonetiği  vardır. Buna uygun olarak okunması için ise  harflerin mahreçlerini tam ve doğru olarak telaffuz etmek  gerekir. Bu yüzden Müslümanlar, Kur’ân da harflerin mahreçleri hususunda ki eğitime önem vermişler ve  tashih-i huruf ismi verilen eğitim yöntemini  geliştirmişlerdir. 2- Tashih-i huruf dersi  fem-i muhsin  ismi verilen kişiden alınmalıdır. 3- Kur'ân harflerinin   mahreç bölgesi üçtür; Dil (diş/damak), Dudak, Boğaz. 4- Mahreç bölgelerinden boğaz,  kendi içerisinde boğazın ağza yakın olan kısmı (çıkan harfleri غ خ), boğazın orta kısmı (çıkan harfleri ح ع) ve boğazın ağza uzak olan kısmı (çıkan harfleri ا ه)  şeklinde 3 bölüme ayrılmaktadır. 5- Mahreç bölgelerinden olan  dudak bölgesinden ise üst ön dişlerin ucu ile alt dudağın içinin ısırılmasıyla ف, dudakların öne toplanmasıyla و, dudaklar...

KUR'ÂN OKUMAYA GİRİŞ (1.HAFTA)

KUR'ÂN OKUMAYA GİRİŞ HARFLER VE ÖZELLİKLERİ 1- Harfler ve İsimleri 1- Kur’ân-ı Kerim’in  Arapça  indirilmiş bir kitap olup  Allah kelamıdır. 2- Kur’ân-ı Kerim’in  harflerinin tamamı 28 tanedir ve sessiz  harftir. Bu nedenle okunabilmesi için sesli harf görevi gören harflerin altında ve üstünde  harekeler  ismi verilen işaretler yer almaktadır. İlerleyen konularda bunları göreceğiz. 3- Aşağıdaki tabloda  Kur’ân harflerinin isimleri ve seslendirmeleri  vardır.  Türkçesi olarak yazılan kısım yaklaşık sesidir.  Sesler  tam olarak hocadan öğrenilecektir. 2- Harflerin Yazılışları   (Başta-Ortada-Sonda) 1- Arapça ’da kelimeleri oluşturan harfler,  çoğunlukla bir önceki bir sonrakine birleştirilerek  yazılır. Bu nedenle harflerin kelime içindeki yerine göre  yazılış biçimleri (bitişmemiş hali, kendinden sonraki ile bitişmiş hali, kendinden önceki ile bitişmiş hali ve hem kendinden önce hem de kendinden son...

HARFLERİN OKUNUŞU (2.HAFTA)

HARFLERİN OKUNUŞU 1- Harekeler: Üstün, Esre, Ötre 1- Kur’ân-ı Kerim’in  harflerinin tamamı sessiz  harftir. Bu nedenle okunabilmesi için sesli harf görevi gören harfin altında ve üstünde  harekeler  ismi verilen işaretler yer almaktadır. Bunlar üç tanedir;  Ø Fetha (Üstün);  ince sese e-a arası kalın sese ise –a sesi verir. (Harfin üzerinde tek çizgi halinde). Dudaklar normal halinde söylenir.  Harflerin fethalı okunuşu; Örnek1; Ø Kesra  (Esre);  ince sese -i sesi kalın sese ise -ı-i arası ses verir. (Harfin altında tek çizgi halinde). Dudaklar geride söylenir.  Harflerin kesralı okunuşu; Örnek1; Ø Damme (Ötre); ince sese u-ü arası, kalın sese ise u sesi verir. (Harfin üzerinde kurdele halinde bulunur. Dudaklar önde söylenir. Harflerin dammeli okunuşu;  Örnek1; 2- Harflerin Cezmli  Okunuşu 1- Kendisine  sükun  denilen ve bulunduğu harfi  sakin  haline getiren (bulunduğu harfe de  sakin harf  denir...