Ana içeriğe atla

PEYGAMBERİMİZ VE SAHABE ÜNİTESİ

 

PEYGAMBERİMİZ VE SAHABE

PEYGAMBERİMİZİN YOL ARKADAŞLARI: SAHABİLER

Ø  Hz. Muhammed zamanında yaşamış olan, onunla sohbet eden ve Müslüman olarak vefat eden kimselere sahabe-ashab (tekili sahabi) ismi verilir. Sahabeler, İslam’ı ilk kaynağından öğrenmiş ve İslam’ın yayılmasında büyük zorluklar ile baş etmiş kimselerdir.

Ø  Kur’ân’ın 23 yıllık nüzul sürecine tanık olan, Peygamberden ilk terbiyesini alan ve peygamberin vefalı dostları olan sahabeler, Müslüman olarak derecenin en üst kısmındadır. Ancak onların kendi arasında da bir derece farkı vardır.  Allah (C.C) sahabeler ile alakalı Kur’ân’da “…insanlık için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmet…” buyurmuştur.

İlk Müslümanlar

Ø  İlk Müslümanlar, toplumun her kesiminden var olduğu kadar çoğunluğun gençlerden olduğu görülmektedir. İlerleyen zaman diliminde bu kimselerden komutanlar, valiler, öğretmenler, hakimler vs. çıkmıştır.

Ø  İlk Müslüman olan sahabelerden bazıları;

v Hz. Ali (10 yaşında)

o   Cebrail, Hz. Muhammed’e ilk vahiyden sonra tekrar geldi ve abdest alma ile namaz kılmayı öğretti. Eve giden Hz. Muhammed öğrendiklerini ve yaşadıklarını Hz. Hatice’ye anlattı. Hz. Muhammed ve Hz. Hatice birlikte namaz kılarken onları gören Hz. Ali, 10 yaşında Müslüman oldu ve onlarla namaz kıldı.

o   Hz. Ali, Medine’ye hicret zamanında 22 yaşındaydı. Hz. Muhammed, Hz. Ali’yi emanetleri dağıtması için geride bırakmıştı. Hz. Ali, benim en güzel uyku uyuduğum gece dediği gecede Hz. Muhammed’in hırkasına bürünmüş, yatağına yatmış ve Hz. Muhammed’e suikast düzenleyenleri şaşırtmıştır; ölümle tabir-i caiz ise burun buruna gelmiştir.

o   Hz. Ali, hicretten sonra 25-30’lu yaşlarında birçok savaşa katılmış, komutan olmuştur.

o   Hz. Muhammed’in kızı Hz. Fatıma ile evlenen Hz. Ali, Hz. Muhammed’in damadı olmuştur.

o   Hz. Ali, Müslümanların dördüncü halifesi olmuş ve Kur’ân, fıkıh, hadis gibi ilimlerde de kendi adından söz ettirmiştir.

v Hz. Osman (25-30 yaşında)

o   Hz. Muhammed’den 5—6 yaş küçük olan Hz. Osman, ilk Müslüman olan 10 kişi arasındaydı.

o   Tanınmış ve varlıklı bir aileye sahip olan Hz. Osman’ın Müslüman olması, Mekke’de ve civarında büyük yankı kopardı.

o   Varlığının tamamını İslam’a ayıran Hz. Osman, peygambere iki defa damat olduğu için iki nur manasında kendisine “Zinnureyn” lakabı verildi.

o   Hz. Muhammed’den sonra İslam Devletinin üçüncü halifesi oldu ve hilafeti zamanında birçok fetih gerçekleştirdi.

v Hz. Ebubekir

o   Hz. Muhammed’den iki yaş küçük olan Hz. Ebubekir, yetişkin olarak ilk Müslüman olan erkektir.

o   Son derece varlıklı olan Hz. Ebubekir, bütün servetini İslam uğruna harcadı. Birçok köleyi satın alarak azat etti.

o   Peygamberin katıldığı bütün savaşlara katılan Hz. Ebubekir, peygamberin çok yakın arkadaşı olmasından ötürü “Sıddık” lakabı ile anıldı.

o   Hz. Ebubekir, peygamberin vefatından sonra ilk İslam Halifesi olarak seçildi.

v Cafer bin Ebi Talib (Hz. Ali’nin ağabeyi 22 yaşında)

o   Nam-ı değer Cafer-i Tayyar’dır; 628 yılında yapılan Mute Savaşı’nda komutan olarak görev yapmış ve iki kolunu kaybederek şehit olmuştur. Hz. Muhammed’e Cafer’e cennette iki kanat hediye edildiği müjdelenmiştir. Bu denli Cafer-i Tayyar yani Uçan Cafer unvanını almıştır.

o    Cafer-i Tayyar, 25 yaşında iken Habeşistan’a hicrette Müslümanların başında gitmişti. Habeşistan’a hicret eden Müslümanları geri almaya çalışan Kureyşlilere verdiği cevaplar ise akıllara durgunluk verecek düzeydeydi.

v Zeyd bin Harise (15 yaşında)

o   Hz. Muhammed’in hizmetlisi Zeyd, Hz. Muhammed’in İslam tebliğsini karşılıksız bırakmadı.

v Erkam bin Ebu’l Erkam (17 yaşında)

o   İlk Müslümanların toplanacakları bir yerleri yoktu. Erkam ise evini ilk Müslümanlara açtı; Müslümanlar bu evde İslam’ı anlatan sohbetlere katıldı, toplandı ve namazlarını cemaatle kıldılar. Birçok kimse bu evde İslam’a girdi.

v Abdurrahman bin Avf (17 yaşında)

v Sa’d bin Ebu Vakkas (17 yaşında)

v Abdullah bin Mes’ud (16 yaşında)

v Zübeyr bin Avvam (16 yaşında)

v Talha bin Ubeydullah (17 yaşında)

v Abdullah bin Cahş ve kardeşi Ubeydullah bin Cahş (18-20 yaşında)

Aşere-i Mübeşşere

Ø  Hz. Muhammed tarafından daha hayatta iken cennet ile müjdelenen 10 kişi manasına gelen aşere-i mübeşşere” içerisine girenlerin bazı ortak özellikleri vardır;

v Hz. Muhammed’e İslam’ın yayılmasında çok yardımcı olan ilk Müslümanlardır.

v Kureyş soyundan gelmelerinden ötürü Hz. Muhammed ile soyları birleşir.

v Bedir Savaşı’na ve Rıdvan Biatı’na katılmışlardır.

v Allah ve Rasulünü sevdikleri, Rasulullah tarafından açıklanmıştır.

v Allah yolu için akrabaları ile hiç düşünmeden savaşmışlardır.

Ø  Aşere-i mübeşşere içerisinde olanlar;

v Hz. Ebubekir

v Hz. Ömer

v Hz. Osman

v Hz. Ali

v Talha bin Ubeydullah

v Zübeyr bin Avvam

v Abdurrahman bin Avf

v Sa’d bin Ebu Vakkas

v Ebu Ubeyde bin Cerrah (Abdullah bin Mes’ud)

v Said bin Zeyd

Bedir Ashabı

Ø    624 yılında yapılan Bedir Savaşı’nda Müslümanlar, müşriklere karşı oldukça sayı olarak azdı. Müslümanların baş düşmanı Ebu Cehil’e karşı yapılan bu savaşta ağır kayıplar veren Müşriklere karşı müslümanların sayısı 330’du. Savaşa katılan ve öne çıkan bazı sahabeler;

v    Ömer bin Hattab

v    Osman bin Affan

v    Ebubekir Sıddık

v    Ali bin Ebu Talib

v    Talha bin Ubeydullah

v    Zubeyr bin Avvam

v    Abdurrahman bin Avf

v    Sa’d bin Ebu Vakkas

Rıdvan Biatı

Ø    628 yılında Hudeybiye Antlaşması’ndan önce sahabenin Hz. Muhammed’e yaptığı biata denir; Hz. Muhammed 628 yılında bir sabah umre yapmak isteğini sahabeler ile paylaştı. Sahabeler ile Mekke’ye doğru yolan çıkan Hz. Muhammed’in, karşısına 200 kişilik orduya bir Müşrik ordusu çıktı. Ancak Hz. Muhammed, niyetinin anlaşılması için (sadece umre yapmak) Mekke’ye bir elçi gönderdi. Mekke’dekiler niyeti iyi anlayamadı. Bu sebeple Hz. Muhammed, Mekke’lilerin iyi tanıdığı Hz. Osman’ı bu sefer elçi olarak gönderdi. Mekkeli Müşrikler, Hz. Osman’a Kabe’yi tavaf izni verdi. Ancak Hz. Muhammed’in Mekke’ye girmesine izin vermediler. Hz. Osman, “Hz. Muhammed tavaf etmeden bende etmem” deyince Mekkeli Müşrikler bu tutuma kızdılar ve Hz. Osman’ı esir ettiler. Hz. Muhammed’e ise Hz. Osman öldürüldü diye haber ettiler. Hz. Muhammed bu haber üzerine orada bulunan 1500 sahabeden semure ağacı altında “savaştan kaçmamaları” ve “ölüm üzerine” söz aldı. Bu söz esnasında Hz. Muhammed, sol elini sağ el üzerine koydu ve Hz. Osman adına da biat aldı. Böylece Hz. Osman’da Rıdvan biatına katılanlar arasında yer aldı.

Ø    Biat sonrası Hudeybiye antlaşması yapıldı ve devamında Müslümanlar antlaşma şartları gereği Medine’ye geri dönerken Fetih Suresi nazil oldu. Allah bu surenin ilgili ayetlerinde “Ey Muhammed! Şüphesiz ki sana biat edenler ancak Allah’a biat etmiş olurlar; Allah’ın eli onların elleri üstündedir.” ve “Ey Muhammed! And olsun ki Allah seninle ağaç altında biat ederlerken müminlerden razı olmuştur.” buyurdu. Allah’ın bu ayetleri üzerine Hz. Muhammed, “ağaç altında bana biat edenlerden hiçbirisi cehenneme girmeyecektir” buyurmuştur.

NOT: Getirilen emir ve yasaklarda Hz. Muhammed’e itaat eden ve ona bu hususlarda söz verme anlamına gelir.

Ø  Hz. Ömer, Hz. Ebubekir ile aynı yaşta olan, Kureyş geleneklerine bağlı olan (bu sebepten ötürü Hz. Muhammed’i başlangıçta bozgunculukla suçladı), bilgili, şair, güçlü, iyi ata binen bir kimsedir. Hz. Muhammed’in peygamberliğinin 6. Yılında Müslüman olmuştur.

Ø  İslam Devleti’nin 2. Halifesi olan Hz. Ömer, Suriye, Filistin, Kudüs, Antakya ve Kuzey Afrika’da birçok fetihler yaptı. Hz. Ömer, İslam Devleti tarihinde ilk düzenli orduyu ve divan teşkilatını kuran halife olup Ecnadeyn Savaşı’nda Doğu Roma İmparatorluğunu yenmiştir. Ayrıca Sasani Devleti’ni yenerek yıkmıştır.      

Ø  Hz. Ömer, Hicri Takvimi ilk kullanan halife olmuştur. Kendisi hep adaletle konuşmasından ötürü kendisine “Faruk” lakabı verilmiştir.

SAHABENİN DİLİNDEN PEYGAMBER EFENDİMİZ

Ø  Sahabe nesli, Hz. Peygamber ile kötü alışkanlıklarından vazgeçmiş ve İslamiyet’in yayılmasında önemli bir görev üstlenmişlerdir. Bu nedenle önemli bir yere sahiptir. Ayrıca Kur’ân’ın iniş sebepleri, Peygamber hakkında bildiğimiz birçok örnek ve Peygamberimizin söz ve davranışlarının ortaya çıkış sebepleri gibi bilgiler sahabelerden gelmektedir. Sahabelerin, Hz. Muhammed hakkındaki söylemlerinden bazıları;

Hz. Aişe

Ø    “Resûlullah (s.a.v.) her işe sağdan başlamayı severdi. Abdest ve boy abdesti aldığında sağ eliyle, saçını sakalını taradığında sağ tarafından, ayakkabısını giymeye de sağ ayağından başlardı.”

Ø    “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sağ elini temizlik ve yemek için, sol elini de tuvalette temizlenmek ve benzeri işler için kullanırdı.”

Ø    “Resûlullah (s.a.v.), hayatta ne bir kadın dövmüştür ne de bir hizmetçi.”

Abdullah bin Selam

Ø    “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Medine’yi şereflendirdiği gün, insanlar ‘Resûlullah geldi! Resûlullah geldi!” diye ona doğru koşuyordu. Onu görmek için ben de onların arasına katıldım. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yüzünü görür görmez, o yüzün sahibinin yalan söylemeyeceğini anladım.”

Berâ bin Azîb

Ø    “Fahr-i Kâinat Efendimiz’in mübarek saçı ne çok dalgalı ne de tamamen düzdü. Orta boyluydu. Göğsü ile iki omzunun arası genişçeydi. Gür saçları başından kulak memesine kadar inerdi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi kırmızı renkli bir elbise içinde görmüştüm; ben hayatımda ondan daha güzel bir varlık görmedim.”

Enes bin Malik

Ø    “Resûlullah (s.a.v.) ahlak yönünden insanların en güzeli idi. (Ben çocukluğumda kendisine hizmet ettiğim sıralarda) bir gün beni (bir ihtiyaç için) bir yere gönderdi. Ben de (o günkü çocukluğun verdiği bir sorumsuzlukla): Vallahi ben gitmem; dedim, oysa içimde Allah’ın Peygamberi’nin emrettiği işe gitmek (niyeti) vardı. Derken çıktım (bu iş için yola koyuldum). Sokakta oynayan çocuklara rastladım (onlarla birlikte oyuna dalıp işimi unuttum. Bir süre sonra) bir de baktım ki; Resûlullah (s.a.v.) arkamdan başımı tutmuş gülümseyip duruyor. (Bana): “Ey Enescik, sana dediğim yere gitsen ya!” dedi. (Ben de): Evet ya Resûlullah (şimdi) gidiyorum, dedim. Enes b. Mâlik (rivayetine devam ederek) dedi ki: “Allah’a yemin olsun, ben kendisine yedi ya da dokuz yıl hizmet ettim. Yaptığım bir işten dolayı ‘niye böyle yaptın’ yapmadığım bir işten dolayı da ‘niye böyle yapmadın’ dediğini bilmiyorum”

Ø    “Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin mübarek saçları kulaklarının yarısına kadar uzanırdı.

Câbir İbn Semûre

Ø    “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin iki küreği arasındaki peygamberlik mührünü gördüm. Bu mühür güvercin yumurtası büyüklüğünde ve kırmızımsı bir ben idi.”

İbn Abbas

Ø    “Peygamber (s.a.v.) hayırda insanların en cömerti idi. En cömert olduğu zaman da ramazanda Cibril’in kendisine çokça kavuştuğu zamandı. Cibril ramazanın her gecesinde onunla buluşur, gündüz geceden sıyrılıp çıkıncaya kadar -veya ramazan ayı çıkıncaya kadar- Peygamberimiz Kur’an-ı Kerim’i ona arzederdi. Cibril, Peygamberimize kavuştuğu zaman da Peygamberimiz hayırda, kesintisiz esen rüzgârdan daha cömert olurdu.”

Abdullah İbn Mes’ûd

Ø    “Peygamber (s.a.v.) bana: ‘Haydi bana karşı Kur’an oku’ diye emretti. Ben: ‘Kur’an Sana indirildiği hâlde ben onu sana karşı mı okuyayım? dedim. Peygamber (s.a.v.): “Ben Kur’an-ı kendimden başkasından dinlemeyi severim.” buyurmuştur.

NOT: Hz. Muhammed, ashabını “insanlık tarihinin en hayırlı nesli” diyerek över.

ÇOCUK SAHABİLER

İlk Müslümanlara ve Hz. Muhammed’in etrafına baktığımızda çoğunluğun gençlerden ve çocuklardan oluştuğunu görmekteyiz. Bu kimseler, küçüklüklerinden itibaren Hz. Muhammed’in gözetiminde ve terbiyesinde yetişmiştir. Böylece İslam’a büyük hizmette bulunmuşlardır. Bunlardan bazıları;

Ebu Said el- Hudrî

Ø    Medine’de Müslüman bir ailede doğan, Medine’de 81 yaşında vefat eden ve en çok hadis rivayet eden 7 sahabeden biri olan Ebu Said el-Hudri, Uhud Savaşı’na 13 yaşında katılmak istemiş ancak Hz. Muhammed buna izin vermediği için katılamamıştır. Fakat bundan sonraki bütün savaşlara katılmış ve Hz. Muhammed’e biat edenlerin hem ilklerinden olmuştur.

Ø    İmam ve Medine Müftüsü lakaplarıyla ünlenen Ebu Said, fıkıh ilminde bir hayli ileri giderek birçok içtihat ve fetvası bulunmaktadır. Ayrıca Kur’ân-ı Kerim’i de tefsir etmiştir.

Enes bin Malik

Ø  Hicretten 10 yıl önce dünyaya gelen, Annesi Ümmü Süleym’in Müslüman olması neticesinden babası tarafından terk edilen ve en çok hadis rivayet eden sahabelerden olan Enes bin Malik, annesi tarafından Hz. Muhammed Medine’ye hicret edince Hz. Muhammed’in hizmetine verilmiştir.

Ø  Enes bin Malik, Hz. Muhammed’in hizmetine veriliğinde 9-10 yaşlarında ve okuma yazma bilen zeki bir çocuktu.

Ø  Hudeybiye Antlaşması, Kaza Umresi, Mekke’nin Fethi, Huneyn Gazvesi, Taif Seferi ve Veda Haccı gibi olaylarda baş rol oynayanlardan biri olan Enes, Bedir Savaşı’nda Hz. Muhammed’i korumuştur.

Ø  Hz. Ömer zamanında Busra’ya vali olarak atanan Ebu Musa el Eş’ari, giderken Enes’i de yanından götürmüştür. Enes burada Busra’lılara hadis ve fıkıh dersleri vermiştir.

Ø  Hz. Muhammed’in kendisine uzun yaşaması için dua etmiştir. Neticesinde Enes, 103 yaşında Busra’da vefat etmiştir.

Abdullah bin Abbas

Ø    Hz. Muhammed’in amcası Abbas’ın oğlu olan, hicretten 3 yıl önce dünyaya gelen ve 13-14 yaşlarından hafız olan Abdullah, tefsir ve fıkıh ilimlerinde otorite olarak kabul edilir.

Ø    En fazla hadis rivayet eden sahabilerden olan Abdullah, sürekli Hz. Muhammed’in yanına ondan İslam’ı öğrenmek için sık sık gelirdi. Hz. Muhammed ve eşi Hz. Meymune (Aynı zamanda Abdullah’ın da teyzesi) Abdullah’ı sık sık evlerine kabul ederdi.

Ø    Büyük ilim meclislerinde çok küçüklüğünden itibaren bulunan Abdullah, Hz. Osman zamanında Kuzey Afrika ve İstanbul’da bulundu. Hz. Ali zamanında ise Basra Valisi olarak atandı.

Ümame bint Ebi’l-As

Ø    Hz. Muhammed’in ilk kız torunu olan Ümame, Hz. Zeynep’in kızıdır.

Ø    Çocuk yaşta annesini ve kısa bir süre sonra babasını ve babası ile aynı yıl içerisinde teyzesi Hz. Fatıma’yı kaybeden Ümame, doğumundan itibaren dedesinin gözetiminde büyümüştür.

Ø    Çocuk yaşta Mekke’de sıkıntılar yaşayan Ümame, 50 yaşında vefat etti.

Üsame bin Zeyd

Ø    Hicretten 8 yıl önce doğan Üsame’nin babası Hz. Muhammed’in azadlı kölesi Zeyd bin Harise (Hz. Hatice’nin Hz. Muhammed’e hediyesi) annesi ise Hz. Muhammed’in dadısı Ümmü Eymen’dir.

Ø    Yaşı küçük olduğu için Uhud Savaşı’na katılmasına izin verilmeyen Üsame, babası ile Mute Savaşı’na katılmıştır. Babasının şehitliğine şahit olan Üsame, Mekke Fethi’nde Hz. Muhammed’in arkasında ve Huneyn Gazvesi ile Veda Hutbesi’nde Bilal-i Habeşi ile birlikte Hz. Muhammed’in yanındaydı.

Ø     Hz. Muhammed, Hicr1 11 yılında Suriye tarafına sefere çıkmak adına Üsame komutanlığında bir ordu hazırladı. Ancak Hz. Muhammed’in vefat etmesiyle sefer gecikti. Daha sonra hilafeti alan Hz. Ebubekir, Üsame ve ordusunu sefere gönderdi. Hz. Osman Dönemi’nde ise görevli olarak Basra’ya giden Üsame, 128 hadis rivayet etmiştir.

Ø    Hicri 54 yılında ise vefat etmiştir.

NOT:

Sahabe: Hz. Muhammed’i gören, Müslüman olan, sohbetine katılan ve Müslüman olarak vefat eden kimseye verilen isimdir.

Tabiûn: Sahabeyi gören, Müslüman olan, sohbetine katılan ve Müslüman olarak vefat eden kimseye verilen isimdir.

Tebe-i Tabiûn: Tabiûnu gören, Müslüman olan, sohbetine katılan ve Müslüman olarak vefat eden kimseye verilen isimdir.

Muhadram: Hz. Muhammed zamanında yaşamış, iman etmiş ancak iman eder bir şekilde Hz. Muhammed’i görememiş kimselere muhadram ismi verilir. 




Yorumlar

Yorum Gönder

EN ÇOK OKUNANLAR

İMAN VE İSLAM

 İMAN VE İSLAM Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadet 1.                Allah’a ve Hz. Muhammed’e karşı inancımızı ifade ettiğimiz ve inancın özü olarak nitelendirilen ifadelere   “ Kelime-i Tevhid”  ve “Kelime-i Şehadet” ismi verilir.  Şayet bir kimse bu sözleri kalben söylerse (dil ve kalp) Müslüman olur. Kelime-i Tevhid 1.                “La İlahe illallah. Muhammedun Rasulullah. (Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed, Allah’ın Rasulüdür)”   ifadesi kelime-i tevhid deyince anlaşılan lafızlardır. Bu sözü söylemiş olan kimse  Allah’ın tek ilah olduğunu ve Hz. Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğunu   kabul etmiştir. 2.                İslam dini, tevhid dinidir;   tek olan Allah’a inanç duyma dinidir.   Tevhid ’in zıddı ise şirktir.   Şirk, Allah’ı ortak koşmak manasına gelmektedir.  3.                Müslümanlar şirkten uzak durmalıdırlar ki bunun için   kelime-i tevhid-i sık sık tekrar etmeliler ve hayatlarına tatbik etmelidirler;   Yüce Allah’ın var olduğunu, bir olduğunu ve her şeyin

İBADET VE İNSAN

İBADET VE İNSAN 1.                İmanın Göstergesi İbadet 1-               İnanmak ve tasdik etmek manasına gelen  iman etmek,  Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kaza ve kadere (hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine) inanmak  manasına gelmektedir.  2-               Teslim olmak manasına gelen   ibadet,  Allah’a kul olmak   demektir. 3-               Kainattaki bütün varlıkların var olma sebebi Allah’tır.   Yani bütün varlıklar, varoluşlarını Allah’a borçludurlar.  O halde onlarda sonsuz bir bağlılıkla Allah’a itaat etmelidirler.  Bu hususta Allah  “Allah’ın yarattığı şeyleri görmüyorlar mı? Onların gölgeleri Allah’a secde ederek ve tevazu ile boyun eğerek sağa-sola dönmektedir”  buyurmaktadır.  4-               Dünyada var olan her bir varlığın bir amacı vardır.   Bu hususta Allah  “Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık”  buyurmaktadır.  Bu canlılar içerisinde insan da vardır ki onun da dünyada bir görevi vardır.   Allah

KUR'ÂN-I KERİM'İ DOĞRU VE GÜZEL OKUMA: TECVİD (1. VE 2. HAFTA)

KUR'ÂN-I KERİM'İ DOĞRU VE GÜZEL OKUMA: TECVİD  HARFLERİN MAHREÇLERİNİN TELAFFUZU 1- Kur’ân-ı Kerim’in  kendine has usulü ve fonetiği  vardır. Buna uygun olarak okunması için ise  harflerin mahreçlerini tam ve doğru olarak telaffuz etmek  gerekir. Bu yüzden Müslümanlar, Kur’ân da harflerin mahreçleri hususunda ki eğitime önem vermişler ve  tashih-i huruf ismi verilen eğitim yöntemini  geliştirmişlerdir. 2- Tashih-i huruf dersi  fem-i muhsin  ismi verilen kişiden alınmalıdır. 3- Kur'ân harflerinin   mahreç bölgesi üçtür; Dil (diş/damak), Dudak, Boğaz. 4- Mahreç bölgelerinden boğaz,  kendi içerisinde boğazın ağza yakın olan kısmı (çıkan harfleri غ خ), boğazın orta kısmı (çıkan harfleri ح ع) ve boğazın ağza uzak olan kısmı (çıkan harfleri ا ه)  şeklinde 3 bölüme ayrılmaktadır. 5- Mahreç bölgelerinden olan  dudak bölgesinden ise üst ön dişlerin ucu ile alt dudağın içinin ısırılmasıyla ف, dudakların öne toplanmasıyla و, dudakların normal halindeyken kuvvetlice kapanmasıyla ب ve d