PEYGAMBERİMİZ VE GENÇLER ÜNİTESİ
GENÇLERİN ARKADAŞI PEYGAMBERİMİZ (asm)
Ø Hz. Muhammed, İslam geldiği ilk günden itibaren gençlerin sorunlarıyla
ve sorularıyla ilgilenmiş, onlara İslam’ı anlatmıştır. Bu durumda gençler nezdinde
karşılık bulmuştur.
v Zübeyr bin Avvam – 16 Yaşında İslam’a girmiş
v Abdurrahman bin Avf – 17 Yaşında İslam’a girmiş
v Hz. Ali – 10 Yaşında İslam’a girmiş
v Abdullah bin Mes’ud
ergenlik çağında İslam’a girmiş
v Muaz bin Cebel, Musab bin
Umeyr, Habbab bin Eret, Erkam bin Ebi’l Erkam, Cafer bin Ebi Talib, Osman bin Maz’un,
Esma binti Ebi Bekir genç yaşta İslam’a girmiş
Ø Hz. Muhammed, kimi zaman gençlere
iltifatta bulunarak onları onore etmiştir. Böylece onlara güven hissi aşılamış
onlara değer verdiğini göstermiştir. (Kız – Erkek Ayrımı Yok)
v
Hz.
Muhammed, Zübeyr bin Avvam için “Havarim” yakıştırmasında bulunmuştur.
v
Muaz
bin Cebel’i Yemen’e vali olarak atadığında yazdığı mektupta “Benim ehlimden hayırlı olan birini, onların en bilgilisini
ve en dindarını size gönderdim” ifadeleri kullanmıştır.
v
Hz.
Muhammed, Tebük Savaşı’na giderken Medine’de ailesinin yanında Hz. Ali’yi
bırakmıştı. Bu durum birkaç söylentiye sebep olmuş Hz. Ali, bu duruma çok
üzülmüştü. Hz. Muhammed, Hz. Ali’nin bu üzüntüsünü “Ya Ali! Benim yanımda, Harun’un Musa’nın yanındaki gibi bir
konuma sahip olmak istemez misin? Şu var ki benden sonra peygamber
gelmeyecektir” ifadeleriyle
teselli etmiştir.
Ø Hz. Muhammed, gençlere değer
vermiştir; yeri geldiğinde şakalaşmış onların gururunu kıracak ve küçük
düşürecek hiçbir şey yapmamıştır.
v
Enes
bin Malik anlatıyor; ben 10 yıl boyunca Hz. Muhammed’e hizmet ettim. Ancak bir
kere bile bana “bunu neden yapmadın ya da yaptın” diye azarlamadı. Hatta bazı kimseler
Resulullah’ın yanında hatamdan ötürü beni uyarmaya kalkınca “Rahat bırakın çocuğu! O, Allah’ın rızası dışına çıkmamıştır”
buyurmuştur.
Ø Hz. Muhammed, gençlere nasihatler,
görev ve sorumluluklar ve değer vererek onların sağlam kişilik sahibi olmasını
istemiştir.
v
İslam’a davet mektuplarını yazdırmıştır.
v
Vahiy katiplerini onların arasından seçmiştir.
v
Duruma
göre eğitmenlik, komutanlık, valilik ve
sancaktarlık gibi görevler vermiştir.
NOT: Gençlerin
yetişmesine önem veren Hz. Muhammed, bu hususta kız-erkek ayrımı yapmamıştır.
Bu hususta “Üç veya iki kızı ya da iki kız kardeşi olup da onlar hakkında
Allah’tan korkan ve onlara iyilikte bulunan kimse muhakkak cennete girer”
buyurmuştur.
ASR-I SAADETTE GENÇ OLMAK
Ø Hz. Muhammed’in
peygamberlik yaptığı ve varlığı ile yeryüzünü şereflendirdiği yıllara asr-ı saadet ismi verilir.
Ø Asr-ı Saadet döneminde İslam, çocuk,
genç, yaşlı demeden herkese anlatılmıştı. Bu dönem genç sahabe olmak ayrıca
önemliydi.
v Gençler, peygamber ile erken tanışmış
onun sohbetlerine bol bol katılma fırsatı bulmuşlar, namazlarında imam olarak
peygamber bulunmuş, peygamber komutasında savaşlara katılmışlar, müşriklerin
eziyetlerine boykotlarına rağmen peygamber öğretesinden çıkmamışlar ve
öğretileri de öğretmede asli görevi üzerlerine
almışlardır.
v Asr-ı Saadette genç olan Müslümanlar, bilhassa Resulullah’ın hadis ve sünnetlerini bir sonraki nesle
aktarmada kilit görev görmüşlerdir.
İSLAM’IN TEBLİĞİNDE GENÇLER
Ø Hz. Muhammed başlangıçta İslam’ın tebliğ konusunda tek kişiydi. Ancak
evrensel olan İslam Dini ’nin anlatılmasında tek kişinin yeterli olması mümkün
değildi. Bu nedenle Hz. Muhammed,
ulaşabildiği herkese ulaştı. Onlara İslam’ı anlattı ve öğretti. İslam’ı öğrenen Sahabeler imanlı, samimi ve bilgili kimselerdi.
Hz. Muhammed, yetişen sahabelerin bir kısmını farklı milletlere ve kabilelere İslam’ı
anlatmaları için göndermiştir. Bu hususta özellikle gençler sahabeler
önemli bir yar kaplamaktaydı; enerjileri, hevesleri, istekleri vs. bitmek bilmiyordu.
v Erkam bin Ebi’l Erkam,
henüz 20’li yaşların altında iken Hz. Muhammed’e gizli tebliğ döneminde evinin kapılarını
açmıştır. Hz. Muhammed, Daru’l Erkam olarak
bilinen evde İslam’ı gizliden gizliye anlatarak İslam’ın büyümesini
sağlamıştır. Hz. Ömer, bu evdeki tebliğler ile Müslüman olmuştur. Burada Hz.
Muhammed’den İslam’ı öğrenen gençler ise dışarıda tebliğ görevini yerine
getirmiştir.
v Attab bin Esid ve Muaz bin
Cebel, Mekke’nin Fethi’nden sonra Hz. Muhammed tarafından Mekke’de bırakılarak
İslam’ı faaliyetlerin sürdürülmesini sağlamışlardır. Attab
bin Esid, namazları kıldırmış Muaz bin Cebel ise halka Kur’ân ve dini bilgileri
öğretmiştir.
v Musab bin Umeyr, Hz.
Muhammed tarafından Medine’ye gönderilen ilk öğretmendir. 620-621’li yıllarda Medine’den
bir grup Hz. Muhammed’in yanına gelmiş ve Hz. Muhammed’e biat etmiştir.
Sonrasında Hz. Muhammed, Medine’de İslam’ın öğretilmesi için Musab bin Umeyr’i
görevlendirmiştir.
v Asım bin Sabit, Mersed bin
Ebu Mersed, Hubeyb bin Adiy, ve Zeyd bin Desinne adlı sahabeler Hz. Muhammed
tarafından Adel ve Kâre Kabilelerine (bu kabilelerin bu hususta istekleri
üzerine ki bu hususta bir heyeti Uhud Savaşı’ndan sonra Hz. Muhammed’e iletmek
için gönderdiler) İslam’ı öğretmek amacıyla Adel ve Kâre Kabilelerinden gelen
bir heyetle birlikte gönderdi. Ancak bu planlanmış bir tuzaktı; Kervan Recî Kuyusu’nun
orada dinlenirken Lihyanoğulları’ndan 100 kadar kişi sahabeleri sıkıştırdı.
Savaşan sahabelerden Hubeyb ve Zeyd hariç herkes şehit düştü. Hubeyb ile Zeyd
ise Bedir Savaşı intikamı almak isteyen Mekkelilere satıldı. Mekkeliler başta
Hubeyb ve Zeyd’e İslam’dan dönmelerine karşılık kendilerine zarar verilmeyeceği
söylendi. Ancak onlar bunu kabul etmedi ve Tenim adı verilen bir yerde şehit
edildiler.
v Bi’r-i Maûne Şehitleri,
Hz. Muhammed’i hayatında en çok üzen olaylardan birisidir. 625
yılında Âmir bin Sâ’saa Kabilesi’nden Ebu Berra Hz. Muhammed’in yanına geldi.
İman etmedi ancak kabilesine İslam’ı anlatması için birtakım gençlerin
gelmesini talep etti. Başta Hz. Muhammed, yol güvenliği olmadığı için bunu
kabul etmedi. Ancak Ebu Berra, yol güvenliğini garanti etti. Ashab-u Suffe
mensubu olan 70 kişilik bir grup hazırlayan Hz. Muhammed, Ebu Berra ile kervanı
Âmir bin Sâsaa Kabilesi’ne gönderdi. Kervan, Bi’r-i Mâune ismi verilen bir
yerde konakladı. Grup kendi içerisinde bir temsilci seçti ve temsilci Hz.
Muhammed’in Mektubu’nu kabilenin önde gelenlerinden Âmir bin Tufeyl’e götürdü.
Tufeyl, mektubu okumadan sahabaye saldırdı ve onu şehit etti. Tufeyl,
kabilesinden bazı adamlar toplayıp Bi’r-i Mâune’de ki herkesi şehit etti.
İLİM HAYATINDA GENÇLER
Ø Hz. Muhammed, sahabelerinin bilgili
ve kültürlü birileri olmaları için sürekli çalışmalar yapmış ve onlara bu
hususta telkinlerde bulunmuştur. Bilhassa
Zeyd bin Sabit, Abdullah bin Amr bin As, Muaz bin
Cebel gibi gençlerin ilim
öğrenmesin noktasında Hz. Muhammed, teşviklerde bulunmuştur. İslam’ın tebliğ söz konusu olduğunda farklı kabilelere ve
milletlere ise Hz. Muhammed, ilim ehli gençleri tercih etmiştir.
v Zeyd bin Sabit, Ensardan olup da
hafız olan 4 sahabeden biriydi. Ayrıca
vahiy kâtibi olarak görev almıştır. Zeyd, İbranice ve Süryanice dillerini Hz. Muhammed’in Yahudilerle yazışma yapılması
hususunda kolaylık olması Hz. Muhammed’in isteğiyle öğrenmiştir. Rivayetlere
göre Zeyd, bu diller haricinde Farsça, Rumca,
Kıptice ve Habeşce bildiği
belirtilmektedir. Zeyd, Kur’ân cem’i ve
istinsahında da etkin rol
oynamıştır.
v Hz. Ali başlangıçta okuma-yazma bilmeyen
bir sahabeydi. Ancak sonradan vahiy katipleri arasında yer almış ve Hudeybiye
Antlaşması’nı yazan sahabe olmuştur. Bilhassa
tefsir, hadis, fıkıh konusunda yüksek ilme sahip
olan Hz. Ali, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’in fıkhi konularda rücu
ettiği kimse olmuştur. Hz. Ali, ayetlerin iniş
yerlerine, nedenlerine ve ne zaman nüzul olduklarına da son derece hakimdi. Hz. Peygamber Hz. Ali ile alakalı “Ben İlmin Şehriyim, Ali de onun kapısıdır” buyurmuştur.
v Abdullah bin Amr bin As, peygamberin
Kur’ân ayetleriyle karışır korkusuyla hadis yazılmasına izin vermediği dönemde
hadisleri yazabilmesine izin verilen nadir sahabelerdendir. Bu
sayede Abdullah, geniş bir hadis ilmine sahip olmuştur. Abdullah, içerisinde
100 hadisin bulunduğu Sahife-i Sâdıka ismi verilen bir eser de kaleme almıştır.
v Enes bin Malik, Hz. Muhammed
Medine’ye hicret ettikten sonra Hz. Muhammed’e hizmet amacıyla Hz. Muhammed’in
yanına verilen ve okuma yazan bilen bir sahabedir. Sürekli Hz. Muhammed’in yanında olduğu
için kimsenin görmediği ve duymadığı bilgilere Hz. Muhammed’den ulaşabiliyordu.
Enes, Hz. Muhammed’den duyduğu her şeyi not ediyor ve daha sonra yazdığı
şeyleri Hz. Muhammed’e onaylatıyordu.
v Hz. Ömer’in oğlu Abdullah
bilhassa hadis konusunda son derece bilgili bir sahabeydi. En çok hadis rivayet eden 7 sahabeden
biri olan Abdullah, peygamberin sünnetine harfiyen uyma da son derece titizdi.
v Tefsir ve fıkıh ilminde
çok ileri düzeyde olan sahabelerden bir tanesi de Abdullah bin Abbas idi. En çok hadis rivayet eden
sahabelerden olan Abdullah bin Abbas’a Hz. Muhammed, “Allah’ım ona Kitab’ı öğret ve onu dinde ilim sahibi kıl!” şeklinde dua etmiştir. Abdullah bin Abbas’tan
rivayetlerle tefsir ilminin ilk kaynaklarından kabul edilen “Tefsir-u İbn-i Abbas” eseri
bulunmaktadır.
v Fıkıh alanında yüksek ilme
sahip olan sahabelerden bir tanesi de Muaz bin Cebel’dir. Hz. Muhammed, Muaz ile alakalı “Ümmetimden haram ve helali en iyi bilen, Muaz bin Cebel’dir” buyurmuştur.
Ø İlim hayatında sadece erkekler
söz sahibi değildi. Hz. Muhammed, kadın sahabelerinin de ilmiyle ilgilenmiş
haftanın bir günü onlara Mescid-i Nebevi de eğitim vermiştir.
v Hz. Aişe, en çok hadis
rivayet eden sahabelerden olup sürekli Hz. Muhammed ile beraber olmasından
ötürü kimsenin öğrenmediği bilgilere ulaşma imkanına sahiptir. Ayetlerin nüzul yerleri, nedenleri
ve zamanları hususunda derin bilgiye sahipti. Ayrıca tefsir, hadis ve fıkıh
alanında da ileri seviye bilgiye sahipti.
SİYASİ VE ASKERİ HAYATTA GENÇLER
Ø Hz. Muhammed peygamber olduğu kadar
aynı zamanda bir devlet başkanı ve komutandı. Devlet başkanı ve
komutanı olarak kimi işleri kendi hallederken kimi işleri ise sahabelerine
devrediyordu. Bilhassa askeri alanda genç sahabilerin dinamizminden
yararlanmıştır.
v Rafi bin Hadic, Bedir savaşında yaşı
küçük olmasından ötürü Hz. Muhammed tarafından savaşı katılması hususunda geri
çevrildi. Uhud savaşında ise Rafi’yi Hz. Muhammed’e iyi ok attığı söylenip
teklif edildi. Hz. Muhammed, Rafi’ye baktı. Bu sırada Rafi, boyu uzun görünsün
diye parmaklarının üzerinde duruyordu. Hz. Muhammed, iyi ok kullandığını
duyunca Rafi’ye izin verdi. Bunu
duyan ve savaşa katılmak isteyen ancak Hz. Muhammed tarafından savaşa katılma
hususunda kendisine izin verilmeyen 15 yaşındaki Semûre bin Cündüb, Rafi’yi güreşte yendiğini, Rafi savaşa katılıyorsa kendisinin
de katılması gerektiğini söyledi. Hz. Muhammed, bu iki genci güreştirdi ve
Semure, Rafi’yi güreşte yendi. Böylece o da savaşa katıldı.
v Umeyr bin Vakkas, Bedir
Savaşı’na katılmak isteyen genç sahabelerden idi. Savaş yerine doğru harekete geçen Müslüman ordusunda saklana saklana
yoluna devam eden Umeyr’i, Amir bin Sa’d gördü ve
neden saklandığını sordu. Umeyr, yaşı küçük olduğu için Hz.
Muhammed’e görünmek istemediğini şayet Hz. Muhammed’e görünürse kendisini geri
çevirebileceğini ifade etti. Ayrıca Umeyr, Amir’e kendisinin şehadete
yürümesini ne kadar talep ettiğini de söyledi. Durum Hz. Muhammed’e anlatıldı. Başta
Hz. Muhammed, Umeyr’i yaşı küçük diye geri çevirdi. Ancak bu duruma çok üzülen
Umeyr’i görünce Hz. Muhammed, Umeyr’e izin verdi. Umeyr savaşa katıl ve şehit düştü.
v Hz. Muhammed daha 18 yaşında olan ve babası azatlı köle olan Üsame bin
Zeyd’i içerisinde Hz. Ömer ve Hz. Ebubekir gibi sahabenin önde gelenlerinin
bulunduğu bir ordu da komutan olarak görevlendirilmiştir. Bu
durum ise Sahabeler arasında memnuniyetsizliğe sebebiyet vermişti. Bunun
üzerine Hz. Muhammed, sahabelerine şöyle demiştir;
“Ey İnsanlar! Üsame’yi ayıplıyor ve onun emirliğine karşı
çıkıyorsunuz. Bunu, daha önce onun babası hakkında da yapmıştınız. O, muhakkak
ki emirliğe layıktır, onun babası da emirliğe layıktı. Babası bana nasıl
insanların en sevimlisiyse kendisi de ondan sonra bana insanların en
sevimlisidir. O halde onun hakkında özenli olun; zira o, sizin en
hayırlınızdır.”
Ø Savaş konusunda tek
erkekler yardımcı olmuyordu. Yeri geldiği zaman kadınlarda savaşlara
katılıyordu; cepheye
ok, yemek vs. taşıyorlardı. Ayrıca yaralılar ile ilgileniyor ve yemek işleri ile
iştigal oluyorlardı.
v Hz. Fatma ve Hamne bin
Cahş (Hz. Muhammed’in Halasının Kızı ve baldızı), Uhud Savaşı’na katılan genç
bayan sahibelerdendi. Hz. Fatıma, Uhud Savaşı’nda
yaralanan Hz. Muhammed’i kucağında taşıyıp Hz. Muhammed’in kanlanan yüzünü
silmiştir.
Ø Hz. Muhammed, gençlere siyasi ve
yönetim anlamında da güvenmiş ve kimi görevlerde gençleri kullanmıştır.
v Attab bin Esid, Mekke fetih olununca oraya vali
olarak tayin edilmiş, Muaz
bin Cebel ise insanlara dini öğretsin diye yine
Mekke’de görevlendirilmiştir. Ayrıca Hz.
Ali, hayatı boyunca birçok savaşta
sancaktarlığı almış (Hayber’in fethi Hz. Ali’nin eli ile oluyor) ve Yemen’e kadı
olarak atanmıştır.
v Muaz bin Cebel, 26-27 yaşlarında Yemen’e vali
olarak tayin edilmişti. Hz. Muhammed, ona bir mesele geldiğinde nasıl davranacağını
Muaz’ın sorusu üzerine cevaplamıştır. (İçtihadın
temel mantığı -İlk olarak Kur’ân Sonra Sünnet Sonra Kur’ân ve Sünnet Işığı Altında
Düşünce)
v Musab bin Umeyr, Medine’ye birinci akabe biatından
sonra öğretmen olarak görevlendirilmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder