Ana içeriğe atla

ADAB VE NEZAKET ÜNİTESİ

 ADAB VE NEZAKET ÜNİTESİ

NEZAKET KURALLARI

Ø    İnsan, toplum içerisinde yaşayan bir varlıktır. O halde toplum içinde yaşayan insanın, toplumda kaos oluşturmaması için uyması gereken belli başlı kuralları vardır. Bu kurallardan bir kısmı da adab ve nezaket kurallarıdır.

Ø    Edeb (Çoğulu Adab), dinin ve aklın uygun gördüğü davranışlarda bulunmak manasına gelmektedir. Nezaket ise nazik, kibar, ince ve görgülü olmak manasına gelmektedir. Nezaket sahibi olan insanlara ise nazik denir.

Ø    Adab ve nezaket sahibi insanların davranışlarından bazıları;

v Büyüklerine saygılı ve küçüklerine sevgi ve merhametle yaklaşırlar.

v Konuşurken “Rica Ederim”, “Teşekkür Ederim”, “Lütfen”, “Bir şey değil”, “Rahatsız Ediyorum”, “Özür Dilerim” gibi kelimeleri kullanırlar.

v Bir kimse konuşurken onun sözünü kesmez. Yani karşısındakini dinler. Karşı tarafa karşı müsamahalı ve iyimser yaklaşır.

v Karşısındaki kimsenin rahatsız olacağı tarzda davranmaz.

v Derse geç kaldığı zaman özür dileyerek içeriye girer.

v Bir kimseden bir şey istediği zaman emir kipiyle değil rica ile isteğini belirtir.

v Bir kimse kendisi için bir şey yaparsa teşekkür etmeyi ihmal etmez.

Ø    Adab ve nezaket kurallarının büyük bir kısmı, dinin temel ilkelerinden meydana gelmektedir. Aynı zamanda Allah, adab ve nezaket kurallarının büyük bir çoğunluğunu dinin temel kaynaklarından anlatmıştır. Bunların tamamı Kur’ân ve hadislerde belirtilmiştir.

NOT: KENDİNE NASIL DAVRANILMASINI İSTİYORSAN KARŞINDAKİNE ÖYLE DAVRAN!

MAHREMİYET

Ø    Mahremiyet, kişinin kendisine ait olan ve bir başkasının girmesinin yasak olduğu yerdir; bir kimsenin bedeni, elbisesi, odası, telefonu vs. kendi mahremiyeti olup o kişinin izni olmadan bu malzemeleri kurcalamak hem dinen günah hem de gelenek ve göreneklere göre doğru davranış değildir. Bu hususta Allah “Ey İman Edenler! Kendinizi tanıtıp izin almadan ve içinde oturanlara selam vermeden başkalarının evlerine girmeyin” ve “…Birbirlerinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın…” buyurarak mahremiyete verdiği önemi göstermektedir.

Ø    Bir kimsenin hayatını araştırarak o kimsenin yanlış ve kusurlarını ortaya çıkarmak yine mahremiyete aykırı bir davranıştır. Hz. Muhammed bu hususta “Kim başkasının kusurlarını örterse, Allah da dünya ve ahirette onun kusurlarını örter” buyurmaktadır.

Ø    Mahremiyet içerisine giren önemli bir diğer mevzu Aile Mahremiyetidir. Mesela evde anne-babamızın ya da kardeşlerimizin odasına girerken muhakkak kapıyı çalmamız gerekmektedir. Ya da aile içerisinde kalması gereken bilgileri dışarıya söylemememiz gerekmektedir.

ÖRNEK: KEŞKE SENDE UYUSAYDIN (s. 65)

SELAMLAŞMA ADABI

Ø    Selam, barış, esenlik, güven ve selamet manasına gelmektedir. Selam, aynı zamanda Allah’ın isimlerinden bir tanesidir. Selamlaşma ise insanların birbirilerine güzel sözler söyleyip iyi temennilerde bulunması manasına gelmektedir.

Ø    İslam anlayışında selam, insanların iyi ilişkiler kurması için önemli bir adımdır. Şayet selam verilen kimse tanıdık ise İslam, musafaha (tokalaşma) yapılmasını da tavsiye etmektedir.

Ø    Kültürümüzde selamlaşmanın adabı vardır;

v Selam, konuşmadan önce verilmelidir. Alimlerimiz bu konu ile alakalı “es-Selamu kable’l kelam” demişlerdir.

v Küçük olan büyüğe, ayakta olan oturana, sayıca az olan topluluğun sayıca çok olana selam vermesi, selam adabının önemli noktalarındandır. Selam alıp verirken sesin çok yükseltilip-alçaltılması doğru değildir. Selam ile alakalı Allah “Size bir selam verildiği zaman ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin” buyurmaktadır. Kültürümüzde gerek ayete göre gerek de babadan-dededen görgü üzerine genelde “Selamünaleykum” şeklinde selam verilir. Selam misli ile genelde “aleykumusselam” şeklinde karşılanır. Mislinden fazla şekliyle ise “ve Aleyna aleykumusselam şeklinde karşılık verilir.

v Kültürümüzde “günaydın – merhaba – hayırlı sabahlar – iyi günler” gibi selamlaşma ifadeleri de bulunmaktadır.

Ø    Hz. Muhammed kadın-erkek çocuk-yaşlı demeden herkese selam verirdi. Hz. Muhammed selamlarını hem buluşurken hem de ayrılırken verirdi. Müslümanların da böyle yapmasını istemiştir. Ayrıca Hz. Muhammed, yolda birine rastladığı zaman rastladığı kişi dönüp gidene kadar yüzünü çevirmez ve rastladığı kişi tokalaşmayı bırakana kadar bırakmazdı.

Ø    Selamlaşma Müslümanlığın bir göstergesi olup Hz. Muhammed bu hususta “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçekte iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde seveceğiniz bir şey diyeyim mi? Aranızda selamı yayın” buyurmuştur.

İLETİŞİM ADABI

Ø    Bir duygu, düşünce ya da bilginin başkasına çeşitli yollar ile (sözlü, yazılı veya davranış) aktarılmasına iletişim ismi verilir.

Ø    Sözlü iletişim, insanların birbirleri ile konuşması, yazılı iletişim çeşitli yollar ile karşılıklı yazışma, davranışlarla iletişim ise jest, mimik ve çeşitli hareketlerle yapılan iletişime denir.

Ø    Günümüzde iletişim, telefon, mektup, radyo, televizyon, internet, sosyal medya gibi birçok farklı yoldan icra edilmektedir. Sağlıklı bir iletişimin gerçekleşmesi için iletişim araçları kullanılırken ahlak ve nezaket kuralları dikkate alınmalıdır.

Ø    İnternet ile iletişim kurarken birtakım kurallara riayet etmeliyiz. Bunlardan bazıları;

v Sosyal medya araçlarını 13 yaşından küçüklerin kullanması kanunen yasaktır.

v Sosyal medyayı bağımlılık derecesinde kullanmamalıyız.

v Sanal ortamdaki ilişkilerimizde yüz yüze kurduğumuz iletişimde olduğu gibi gereken özeni göstermeli ve hassas davranmalıyız.

v Mesajlarımızı güzel bir Türkçe ile ve Türkçe karakterlerle yazmalıyız.

v Özel mesajlarımızı elektronik ortamda göndermemeliyiz.

v Bir mesaj gönderirken yanlışlıkla başkalarına gitmemesi için dikkatli olmalıyız.

v Göndereceğimiz bir mesaja hitapla başlamalı ve metni oluştururken ifade etmek istediğimiz şeyleri tam ve anlamlı cümleler hâlinde yazmalıyız.

v Kullandığımız kelimelerde kısaltma yapmamalıyız. Özellikle saygı bildiren kelimelerde kısaltma yapmak, saygısızlık olarak değerlendirilir. Örneğin; selam yerine “slm”, sayın yerine “sn”, saygılar yerine “syg”, teşekkürler yerine “tşk” şeklinde kısaltma yapmak yerine kelimeleri tam olarak yazmalıyız. İnternet ve sosyal medyayı gerektiği kadar kullanmalı ve bağımlı hâle gelmemeliyiz.

v Kısaltmalar hariç, elektronik ortamda kelimeleri büyük harflerle yazmaktan kaçınmalıyız. Tamamı büyük harfle yazılan mesajlar bağırmak anlamına gelir.

v Başkasının yüzüne söylenmeyecek şeyleri elektronik ortamda yazmamalıyız.

v Arkadaşlarımızın telefon numarası ve diğer elektronik adreslerini, kendilerine sormadan başkalarına vermemeliyiz. Bu tür şeyler kişilerin özel hayatına saygısızlık olarak kabul edilir.

v Kişilerin fotoğraflarını, onların izni olmadan yayınlamamalıyız.

v Bir arkadaş görüşmesinde, yemekte veya toplantıda devamlı cep telefonuyla oynamak, mesaj yazmak ve çevremizdekilerle ilgilenmemek de saygısızlık olarak değerlendirilir.

KONUŞMA ADABI

Ø    İnsanlar duygularını, düşüncelerini ve isteklerini konuşarak belli ederler. Bu denli konuşurken belli başlı kurallara riayet etmek gerekir ki bu kurallara konuşma adabı ismi verilir;

v Açık, anlaşılır ve karşıdaki insanın seviyesini uygun bir şekilde konuşma yapılmalıdır. Şayet konuşma esnasında anlaşılmayan bir yer var ise, anlaşılmayan kısım kibarca tekrar edilmelidir.

v Hz. Muhammed konuşma adabı ile alakalı “sözü büyüğe bırak, ilk sözü büyüğe ver” buyurarak büyüğe saygı gösterilmesini tavsiye etmiştir. Ayrıca Hz. Muhammed, gereksiz kelamdan uzak durulmasını, az ve öz konuşulmasını ve faydasız konulardan kaçınılmasını istemiştir. Atalarımız da bu hususta “Bin Düşün Bir Konuş” sözü ile gereksiz kelamdan kaçınılmasını tavsiye etmiştir.

v Konuşma esnasında dedikodu, gıybet, yalan, iftira, küfür vs. uzak durulması gerekmektedir. Hz. Muhammed bu husus ile alakalı “İyi bir Müslüman elinden ve dilinden emin olunan kimsedir” buyurmaktadır.

v Bir kimsenin konuşması esnasında başka bir kimse, konuşanın sözünü kesip kendi sözünü etmesi doğru davranış değildir. Bir kimse konuşmasını, diğer kimselerin konuşması bittikten sonra yapmalıdır.

SOFRA ADABI

Ø    Sofra adabı denilince akla yiyip-içerken uyulması gereken kurallar akla gelmektedir. Söz konusu kurallar, inancımızdan ve gelenek-göreneklerimizden gelmektedir. Allah bu hususta “yiyiniz, içiniz ancak israf etmeyiniz” buyurmaktadır. Hz. Muhammed ise “Evladım! Besmele çek, sağ elinle ye ve önünde ye” buyurmuştur. Bu hususta uyulması gereken kuralların bir kısmı şunlardır;

v Yemekten önce elleri yıkamak.

v Yemeğe önce yaşça büyük olan kişilerin başlamasını beklemek.

v Yemeğe besmele ile başlamak.

v Verilen nimetlere şükretmek.

v Tıka-basa yemeyip henüz iştahımız varken sofradan kalkmak.

v Acele etmeden yemek.

v Yemeği küçük lokmalar hâlinde yemek.

v İsrafa kaçmamak.

v Sofradan kalkmadan önce herkesin yemeğini bitirmesini beklemek.

v Ayakta bir şey yiyip içmemeye dikkat etmek.

v Yemeği yapan aile büyüklerimize “Ellerinize sağlık.” demek.

v Yemeği yedikten sonra “Elhamdülillah.” diyerek vermiş olduğu nimetler için Allah’a (c.c.) şükretmek.

v Yemekten sonra elleri yıkamak.

HZ. LOKMAN’DAN (A.S.) ÖĞÜTLER

Ø    Kendisine Kur’ân’da hikmet verildiği söylenen ve kültürümüzde Lokman Hekim olarak bilinen Hz. Lokman, peygamber olup olmadığı kesin olarak bilinmemektedir.

Ø    Lokman(a.s.), bazı Arap Kıssalarında Âd Kavmine mensup olarak anlatılmaktadır. Ancak Kur’ân’da bahsi geçen Hz. Lokman’ın bu Lokman olup olmadığı üzere herhangi bir kesinlik yoktur.

Ø    İslami Kaynaklara göre Hz. Lokman, Hz. Davut(a.s.) zamanında yaşamış, Hz. Eyyup ’un kız kardeşinin veya teyzenin oğlu olan ve İsrailoğullarına mensup bir şahsiyettir.

Ø    Hz. Lokman’ın öğütlerine Kur’ân’da Lokman Suresi’nden ulaşabiliriz. Lokman Suresi’nde Hz. Lokman oğluna “Sevgili Oğlum!” diyerek Allah’a şirk koşulmaması, anne baba hakları, onların evlatlarını yetiştirirken çektiği zorluklar vs. ile alakalı birtakım öğütler vermiştir;

v Allah (c.c.) yolunda giden insanlara uy.

v Allah (c.c.), yapmış olduğun her şeyin hesabını mutlaka soracaktır. Bunun az veya çok olması önemli değildir. Hiçbir şey Allah (c.c.) katında gizli kalmayacaktır.

v Namazını kıl, iyiliği emret, insanları kötülükten vazgeçirmeye çalış ve başına gelenlere sabret.

v Gurura kapılarak insanlara tepeden bakma.

v Ortalıkta çalım satarak yürüme; unutma ki Allah (c.c.) gurura kapılıp kendini beğenenleri sevmez.

v Yürüyüşünde ölçülü ol ve konuşurken sesini yükseltme.

UNUTULMAMALI Kİ, Hz. Lokman’ın (a.s.) bu öğütleri sadece oğlu için değil, tüm insanlar için rehber olacak tavsiyelerdir. Bu tavsiyelere uymak bizim için hem dinî hem de ahlaki bir görevdir.

TAHİYYAT DUASI

Ø    Halk arasında Ettehiyyatü Duası” olarak bilinen “Tahiyyat Duası” namazların ilk ve son oturuşlarında okunan bir duadır.

Ø    Tahiyyat kelimesini “selam vermek” ve “tazimde bulunmak” manasına gelmektedir.

Ø    Sure içerisinde ibadetlerin sadece Allah’a olduğu vurgulanır. Ayrıca bu dua okunduğu zaman Hz. Muhammed’e ve iyi kullara selam göndeririz. Dua, kelime-i şehadet ile biter.

 

Yorumlar

EN ÇOK OKUNANLAR

İMAN VE İSLAM

 İMAN VE İSLAM Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadet 1.                Allah’a ve Hz. Muhammed’e karşı inancımızı ifade ettiğimiz ve inancın özü olarak nitelendirilen ifadelere   “ Kelime-i Tevhid”  ve “Kelime-i Şehadet” ismi verilir.  Şayet bir kimse bu sözleri kalben söylerse (dil ve kalp) Müslüman olur. Kelime-i Tevhid 1.                “La İlahe illallah. Muhammedun Rasulullah. (Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed, Allah’ın Rasulüdür)”   ifadesi kelime-i tevhid deyince anlaşılan lafızlardır. Bu sözü söylemiş olan kimse  Allah’ın tek ilah olduğunu ve Hz. Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğunu   kabul etmiştir. 2.                İslam dini, tevhid dinidir;   tek olan Allah’a inanç duyma dinidir.   Tevhid ’in zıddı ise şirktir.   Şirk, Allah’ı ortak koşmak manasına gelmektedir.  3.                Müslümanlar şirkten uzak durmalıdırlar ki bunun için   kelime-i tevhid-i sık sık tekrar etmeliler ve hayatlarına tatbik etmelidirler;   Yüce Allah’ın var olduğunu, bir olduğunu ve her şeyin

İBADET VE İNSAN

İBADET VE İNSAN 1.                İmanın Göstergesi İbadet 1-               İnanmak ve tasdik etmek manasına gelen  iman etmek,  Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kaza ve kadere (hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine) inanmak  manasına gelmektedir.  2-               Teslim olmak manasına gelen   ibadet,  Allah’a kul olmak   demektir. 3-               Kainattaki bütün varlıkların var olma sebebi Allah’tır.   Yani bütün varlıklar, varoluşlarını Allah’a borçludurlar.  O halde onlarda sonsuz bir bağlılıkla Allah’a itaat etmelidirler.  Bu hususta Allah  “Allah’ın yarattığı şeyleri görmüyorlar mı? Onların gölgeleri Allah’a secde ederek ve tevazu ile boyun eğerek sağa-sola dönmektedir”  buyurmaktadır.  4-               Dünyada var olan her bir varlığın bir amacı vardır.   Bu hususta Allah  “Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık”  buyurmaktadır.  Bu canlılar içerisinde insan da vardır ki onun da dünyada bir görevi vardır.   Allah

KUR'ÂN-I KERİM'İ DOĞRU VE GÜZEL OKUMA: TECVİD (1. VE 2. HAFTA)

KUR'ÂN-I KERİM'İ DOĞRU VE GÜZEL OKUMA: TECVİD  HARFLERİN MAHREÇLERİNİN TELAFFUZU 1- Kur’ân-ı Kerim’in  kendine has usulü ve fonetiği  vardır. Buna uygun olarak okunması için ise  harflerin mahreçlerini tam ve doğru olarak telaffuz etmek  gerekir. Bu yüzden Müslümanlar, Kur’ân da harflerin mahreçleri hususunda ki eğitime önem vermişler ve  tashih-i huruf ismi verilen eğitim yöntemini  geliştirmişlerdir. 2- Tashih-i huruf dersi  fem-i muhsin  ismi verilen kişiden alınmalıdır. 3- Kur'ân harflerinin   mahreç bölgesi üçtür; Dil (diş/damak), Dudak, Boğaz. 4- Mahreç bölgelerinden boğaz,  kendi içerisinde boğazın ağza yakın olan kısmı (çıkan harfleri غ خ), boğazın orta kısmı (çıkan harfleri ح ع) ve boğazın ağza uzak olan kısmı (çıkan harfleri ا ه)  şeklinde 3 bölüme ayrılmaktadır. 5- Mahreç bölgelerinden olan  dudak bölgesinden ise üst ön dişlerin ucu ile alt dudağın içinin ısırılmasıyla ف, dudakların öne toplanmasıyla و, dudakların normal halindeyken kuvvetlice kapanmasıyla ب ve d