Ana içeriğe atla

NAS SURESİ VE TEFSİRİ

 İMAM HATİP DERSLERİM

NAS SURESİ VE TEFSİRİ

Nas Suresi;

1. Kur’ân’ın 114. Suresidir.

2. İsmini ilk ayette yer alan en-nas kelimesinden almıştır.

3. Toplamda 6 ayetten meydana gelmektedir.

4. Bu sure yapı, üslup, mahiyet, maksat ve sebeb-i nüzul açısından Felak Suresi ile bütünleşmektedir.

قُلۡ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلنَّاسِ١ مَلِكِ ٱلنَّاسِ٢ إِلَٰهِ ٱلنَّاسِ٣ مِن شَرِّ ٱلۡوَسۡوَاسِ ٱلۡخَنَّاسِ٤ ٱلَّذِي يُوَسۡوِسُ فِي صُدُورِ ٱلنَّاسِ٥ مِنَ ٱلۡجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ٦

«De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların Hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."

1. el Vessas kelimesi “şüphe, tereddüt, gizli fısıltı, boş kuruntu, gereksiz yere meşgul eden düşünce” manasına gelmektedir.

2. Hannas kelimesi “geride kalan, yakalayan, gizlice sokulan” manasına gelmektedir.

3. Sadr kelimesi “göğüs, kalp ve akıl” manasına gelmektedir.

4. el Cinnet kelimesi “cinler topluluğu” manasına gelmektedir.

5. Surenin birinci kısmı olan ilk üç ayet Allah’a sığınmayla alakalıdır ve bu ayetlerde insanlar kelimesi 3 defa tekrarlanmıştır. Bu tekrarların her birinde Allah ile iletişimin farklı bir boyutuna değinilen Rab, Melik ve İlah kelimeleri seçilmiştir.

6. Rab kelimesi “yaratan, terbiye eden ve ihtiyaçları gideren” manasına gelirken Melik kelimesi “insanların hâkimi, onlara buyruklar veren” manasına gelmektedir. İlah kelimesi ise “tapınılacak yegâne varlık” manasına gelmektedir.

7. Surenin ikinci kısmında Allah’a sığınılacak bazı şeylere dikkat çekilmektedir;

Ø    Sinsice kötülüğe sürükleyen cinlerin ve insanların şerri

Ø    Şeytanların ve onlara benzeyen insanların şerri

8. “İnsanlardan ve cinlerden vesveseciler” şeklindeki ifadeye sadece bu surede rastlarız ve her iki kelime de çoğul olarak kullanılmıştır. Bu kelimelerin ortak noktaları “insanların kalplerine şüphe düşürmek, akıllarını karıştırarak anlamsız düşüncelerle meşgul etmek ve yıpratmaktır.”  Bunlar vesveseyi, bir sanat haline getirmiş, çeşitli sinsi yollarla icra ederler.

9.  Cin ehlinden olan şeytanlar, görünmeyen varlıklar olduğu için böyle bir işi kolayca yapabilirler. Fakat bir kimsenin Allah ve yapacağı doğru işler ile alakalı kalbine ve aklına şüpheler bırakan ve bunu da sinsi yollarla uygulayan insan da şeytan ile aynı kategoriye girmiştir. Onun için ikisi birlikte anılmıştır.

10. Esasında insanın iman ve amel konusunda asıl düşmanı şeytandır, fakat öyle insanlar var ki şeytanı bile geride bırakacak metotlar ile insanları yoldan çıkarır. İşte şeytanların ve onlara benzeyen insanların şerrinden korunmak için Allah’a sığınmak gerekir.

11.  Sonra da iman, amel ve ahlakı sağlamlaştırarak ve güzelleştirerek onlara üstün gelmeye çalışmalıdır.

12. İnsan-Allah ilişkisi dediğimizde çok genel bir ilişkiyi anlatırız. Fakat Rab-kul ilişkisi çok özel bir ilişkidir. Rab-kul ilişkisi kısaca, Allah ile O’na inanan, tapan ve O'ndan yardım isteyen, O’nu Rab edinen insan ilişkisi demektir. Felak ve Nâs sureleri işte bu özel durumu anlatır.

13. Felak ve Nas Sureleri Hz. Peygamber’in şahsında öğretilen sığınma duaları onun ümmetine öğretilmiş, dolayısıyla onların da bu sığınmayı yapmaları istenmiştir. Böylece birçok ayette olduğu gibi Kur’an’ın ilk suresinde de son iki suresinde de bu ince nokta perçinlenmiştir.

14. Konuya ilişkin bir incelik de şudur;

Ø    Kur’an-ı Kerim’in hem nüzul sırasına göre ilk inen Alak suresi 1. ayette ve son inen sure olan Nasr suresinin son ayetinde hem de normal sıralamada ilk ve son ayette Rabbe sığınma ve onun yardımı söz konusu edilir. Allah’a sığınmanın gerekçesi çok açıktır. İnsan bu dünyada sahip olduğu yetenekleri, makamı, serveti vs. ile hayatını devam ettirebilir. Fakat İslam'a göre insan sadece dünya, maddi varlık ile sınırlı değildir. Her şeyden önce bir dünya hayatı bir de ahiret hayatı vardır. Yine o, dünyaya kendi başına gelmemiş, her şeyi kendi çabası ile elde etmemiştir. Onu yaratan, çeşitli imkân ve yeteneklerle donatan, çalıştığında onun karşılığını veren bir Yüce Kudret vardır. İşte O, Allah’tır. O, insandan sadece gösterdiği yolda yürümesini, kendisini unutmamasını ister. Onu unutmamanın, ilişkiyi sıcak tutmanın yollarından birisi de Rabbine teşekkür etmesi, O’nu yüceltmesi, dua etmesi ve O’na sığınmasıdır.

 





Yorumlar

EN ÇOK OKUNANLAR

İMAN VE İSLAM

 İMAN VE İSLAM Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadet 1.                Allah’a ve Hz. Muhammed’e karşı inancımızı ifade ettiğimiz ve inancın özü olarak nitelendirilen ifadelere   “ Kelime-i Tevhid”  ve “Kelime-i Şehadet” ismi verilir.  Şayet bir kimse bu sözleri kalben söylerse (dil ve kalp) Müslüman olur. Kelime-i Tevhid 1.                “La İlahe illallah. Muhammedun Rasulullah. (Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed, Allah’ın Rasulüdür)”   ifadesi kelime-i tevhid deyince anlaşılan lafızlardır. Bu sözü söylemiş olan kimse  Allah’ın tek ilah olduğunu ve Hz. Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğunu   kabul etmiştir. 2.                İslam dini, tevhid dinidir;   tek olan Allah’a inanç duyma dinidir.   Tevhid ’in zıddı ise şirktir.   Şirk, Allah’ı ortak koşmak manasına gelmektedir.  3.                Müslümanlar şirkten uzak durmalıdırlar ki bunun için   kelime-i tevhid-i sık sık tekrar etmeliler ve hayatlarına tatbik etmelidirler;   Yüce Allah’ın var olduğunu, bir olduğunu ve her şeyin

İBADET VE İNSAN

İBADET VE İNSAN 1.                İmanın Göstergesi İbadet 1-               İnanmak ve tasdik etmek manasına gelen  iman etmek,  Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kaza ve kadere (hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine) inanmak  manasına gelmektedir.  2-               Teslim olmak manasına gelen   ibadet,  Allah’a kul olmak   demektir. 3-               Kainattaki bütün varlıkların var olma sebebi Allah’tır.   Yani bütün varlıklar, varoluşlarını Allah’a borçludurlar.  O halde onlarda sonsuz bir bağlılıkla Allah’a itaat etmelidirler.  Bu hususta Allah  “Allah’ın yarattığı şeyleri görmüyorlar mı? Onların gölgeleri Allah’a secde ederek ve tevazu ile boyun eğerek sağa-sola dönmektedir”  buyurmaktadır.  4-               Dünyada var olan her bir varlığın bir amacı vardır.   Bu hususta Allah  “Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık”  buyurmaktadır.  Bu canlılar içerisinde insan da vardır ki onun da dünyada bir görevi vardır.   Allah

KUR'ÂN-I KERİM'İ DOĞRU VE GÜZEL OKUMA: TECVİD (1. VE 2. HAFTA)

KUR'ÂN-I KERİM'İ DOĞRU VE GÜZEL OKUMA: TECVİD  HARFLERİN MAHREÇLERİNİN TELAFFUZU 1- Kur’ân-ı Kerim’in  kendine has usulü ve fonetiği  vardır. Buna uygun olarak okunması için ise  harflerin mahreçlerini tam ve doğru olarak telaffuz etmek  gerekir. Bu yüzden Müslümanlar, Kur’ân da harflerin mahreçleri hususunda ki eğitime önem vermişler ve  tashih-i huruf ismi verilen eğitim yöntemini  geliştirmişlerdir. 2- Tashih-i huruf dersi  fem-i muhsin  ismi verilen kişiden alınmalıdır. 3- Kur'ân harflerinin   mahreç bölgesi üçtür; Dil (diş/damak), Dudak, Boğaz. 4- Mahreç bölgelerinden boğaz,  kendi içerisinde boğazın ağza yakın olan kısmı (çıkan harfleri غ خ), boğazın orta kısmı (çıkan harfleri ح ع) ve boğazın ağza uzak olan kısmı (çıkan harfleri ا ه)  şeklinde 3 bölüme ayrılmaktadır. 5- Mahreç bölgelerinden olan  dudak bölgesinden ise üst ön dişlerin ucu ile alt dudağın içinin ısırılmasıyla ف, dudakların öne toplanmasıyla و, dudakların normal halindeyken kuvvetlice kapanmasıyla ب ve d